ÖZSOY, “DİYARBAKIR’DA, URFA’DA BOŞ ARAZİLERDE SUSAM EKİM YAPILARAK İTHALATIN ÖNÜNE GEÇİLEBİLİR.”

^00E2996FADD7E9FBC698F2E4F6618FB154DE9A4A41FF72DDEE^pimgpsh_fullsize_distr

1980’lerin Türkiye’sine şahitlik etmiş kıymetli bir isimle röportaj yapma şansını yakaladık. İzmir’den dünyaya hizmet götüren Arı Susam’ın Değerli Yetkilisi Bekir Özsoy, Türk Ticaret Dünyası’nın yakın geçmişine ışık tutuyor. Mersin Bakliyat Piyasası’ndan Mersin Limanı’ndaki hareketliliğe uzanan bir dizi serüvenini Rekolte Dünyası okuyucularıyla paylaşıyor.

Arı Susam ekseninde Bekir Bey’i daha yakından tanıma fırsatı yakaladığımız röportajımız başlıyor. Keyifli okumalar.

 

Arı Susam’ı tanıyabilir miyiz?

İzmir de 1979 yılında dedemin ismi olan ‘Bekir Kemal Özsoy Kollektif Şirketi’ ismiyle kurulmuş bir firmamız vardı. Yıllar içerisinde isim değişime uğradı: sonraki yıllardaki ismi ‘Ahmet Yılmaz Özsoy ve Oğulları’ ayrıca Özsoy Tarım Ltd Şti. daha sonra da Özsoy Agroland olarak değişmiştir. En son olarak da ortanca kardeş ile ayrılarak ‘Arı Susam San. Ve Tic. A.Ş’ değiştirdik.

Arı Susam ben ve kardeşim Hakan Özsoy tarafından 2006 yılında kuruldu.

Geçmişten günümüze ürünlerinizden bahseder misiniz?
Dedemin kurduğu, 1947 yıllarındaki ana ürünümüz pamuk ve deri idi. Dünyada ismi çok duyulmuş amcam Ethem Özsoy’un yönlendirmesi ile 1982 yılında Mersin sorumlusu oldum. Mersin’de yılda en az 15-20 bin ton pamuk, 100 binlerce ton kırmızı mercimek, yeşil mercimek, kuru fasulye , nohut, fiğ tohumu yaptık, bu ürünlerin ihracatı ile uğraştık. Bugün “Bakliyatçılar Çarşısı” olarak anılan yer Osmanlı Bankası’nın UNİLEVER olan depoları ve Çukobirlik’in birçok deposu amcam tarafından kiralandı. Bankalar önce kendileri kiraladı, oradan bizlere emtia karşılığı krediler için tahsis etti. Buraya giren-çıkan malların kayıtlarını tutuyor ve bütün ödemelerini Mersin’den ben yapıyordum. Bu arada bankalara giren kamyon sayısı günde 100 ve 140 üzerinde olduğu için çok güvendiğimiz şu anki AKY Technology olarak bilinen yerde kantar kurdurduk. Kamyonlar, kontrol kilosunu bankaya gelmeden önce,  bu kantara veriliyordu sonra da banka kantarlarında karşılaştırıyorduk.

O dönem çok büyük tonlarda bakliyat ürünü ve pamuk depolanırdı. Bugün maalesef tamamen bu işler ithal hale geldi.

Armada Bakliyat, Arbel, Ersin Usta’nın babası Ahmet Usta ve Dervişoğlu Kardeşler ile de çalışmaya başlamıştık ve onlarla hala ticaretimiz ve dostluğumuz devam etmektedir.

Susam ve pamuk alanında çok işler yaptık. Amcamın oğlu Erdem Özsoy 2008 yılına kadar Dünya Pamuk İstişare Kurulu’ndaydı. Biz ise Afrika’da bulunan 4 büyük firmanın Türkiye temsilcisi olduğumuz gibi, onların mallarını da Türkiye’deki helvacıya, simitçiye ve pamuklarını da iplik fabrikalarına şuanda satmaktayız

Hangi ülkelere ürünleri gönderiyorsunuz?

Türkiye ve yurtdışı için çalışıyoruz. Alıp- satıyor, komisyonculuk yürütüyoruz. Sudan’dan susamı alıyor, Japonya, Çin’e; Nijerya’dan alıp Yunanistan, Makedonya, Romanya’ya gönderiyoruz.

Bugün Türkiye’de Mersin ve Gaziantep’te susamı soymak için kurulmuş, çok iyi sonuç veren tesisler var. Dünya Pazarında rekabet edebilecek bu ürünlerin pazarlanmasını sağlıyoruz.

Türk susam ve pamuk piyasası ile ilgili yorumlarınızı alabilir miyim?

Türkiye’nin senelik  120-130 bin ton susam kullanımı var. Bizim yerli üretimimiz maalesef 4-5 tonu geçmiyor. Bunun 2 bin tonu ihraç ediliyor. İhraç ürünümüzü Adana, Antalya, Muğla, Gökova, Kula, Uşak, Balıkesir yörelerinden alıyoruz.

Geçen sene kaliteye çok önem veren bir tahin imalatçısının ürünü anormal yüksek fiyata alması ile Türkiye, susam ihracatını maalesef Mısır’a kaptırdı. Bu sene düzgün politika ile geri kazanmaya çalışacağız.

Pamuk ürününe gelecek olursak ihracat bitti. Ancak hükümetimizin pamuk ihracatını arttırmak için faydalı çalışmalar yaptığını biliyoruz. Bu sene pamuğa çok prim verdiler. Geçen sene 650-700 bin ton olan pamuk rekoltesi, bu sene 900 bin ile 1 milyon tonu bulacak görüşündeyiz. Eğer kurlarda böyle giderse, Türkiye tekrar pamuk ihracatçısı pozisyonuna yükselir inşallah.

Daha önce pamuğu nerelere ihraç ediyorduk; şimdi kimlerden ithal ediyoruz?

Çekoslovakya, Polonya, Rusya, Romanya ve İngiltere gibi yerlere ihracatımız vardı. Şimdi ise Amerika Yunanistan, Hindistan ve Afrika’dan da birçok mal ithal ediliyor.

Susam ve haşhaş dışında İzmir’de defne, kekik, adaçayı, mavi haşhaş, beyaz haşhaş ihraç ediyoruz. Sizinle bir bilgi paylaşmak istiyorum: Türkiye dünyanın en büyük baz morfin ihracatçısıdır. Hindistan tamamen manipülasyon yaparcasına 20 aydır Türkiye’den mal almıyor. Mayıs 2018 itibariyle lisanslar açıldı. 3 ayda 16 bin 500 ton haşhaş, 45 milyon  dolar karşılığı ihraç edildi. Bu rakam daha da büyüyecek inşallah.

Toprak mahsulleri ofisi (TMO) geçen sene beyaz haşhaş ihracatında lisans hususunda sıkıntılar yaşadığı için, bu sene mavi haşhaş ekimine yöneldi. Köylüye ürün karşılığında çok güzel para verdi. 8 bin TL tohum, 8 bin TL kabuğuna… Bu sene mavi haşhaş ürününde Çekoslovakya ile rekabetçi olacağımızı düşünüyorum. Bu röportajı yaptıktan sonra 8 bin TL’ lik haşhaş 25 bin TL’ ye çıktı.

Çekoslovakya son 5 senedir, mavi haşhaş ürününde iddiasını sürdürüyor. Ancak bu sene Türkiye’de kur 5 milyonun üzeri ve rekolte de 11 bin ton olunca, Çekoslovakya’yı rekabete zorlayacağız. Ayrıca belirtmeliyim ki, Türkiye organik üretimde de mavi haşhaşta çok başarılı.

Genellikle İzmir ve Mersin de üretilen mavi haşhaş yine Mersin’deki işletme tesislerinde temizleniyor ve yine Mersin Limanı üzerinden ihraç ediliyor.

Sudan ile Türkiye susamını kıyaslar mısınız?

Ülkemizin susamı iri taneli ve çok yağlı bir üründür. Hem nefaseti hem de verdiği randıman bakımından dünya rekoltelerinin en iyi susamı… Dolayısıyla Afrika susamı ile arasında en az 1.100 dolar fark oluyor. Sudan susamı ise tanesi küçüktür fakat yağsız bir üründür. Helvalık sanayisinde Sudan susamını yaz aylarında kullanırlar ki; paketin dışına yağı çıkmasın ve raf ömrü de uzun olsun diye üreticiler tarafından tercih edilir.

Türkiye’de susam nerede yetiştiriliyor?

Antalya, Muğla, Marmaris, Gökova gibi güzel sahil kesimlerinde yetişiyor. Bizim susamımız deniz kenarını seviyor, diyebiliriz. Adana’ da Karataş yöresinde de susam var.

Türkiye’ de daha çok susam yetiştirilebilir. Diyarbakır’ da, Urfa’ da Harran’da boş arazilerde ekim yapılarak ithalatın önüne geçilebilir. En azından tahin yapımında tamamen yerli üretim kullanılabilir.

Türk susamının aroması öyle etkili ki Japonya bugün Türk susamını biliyor ve onun için tercih ediyor.

 

ikili

Arı Susam’ın Değerli Yetkilisi Bekir Özsoy’a, AKY Technology Yönetim Kurulu Başkanı Sabahattin Akyürek’in misafiri olarak, bizi ziyaret ettiği ve La Recolte Du Monde Dergisi’ne röportaj verme inceliğini gösterdiği için teşekkür ederiz.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir