Dünya, Sadece 6 Derece Isınırsa Ne Olur?

6 derecelik bir ısınma dünyayı değiştirebilir. Küresel ısınma devam ederse, 21. Yüzyıl nasıl olacak? Bilimin ışığında her bir santigratlık derece ile dünyada nelerin değişeceğini ortaya koyacağız.

Bugün 1 Derece daha sıcak bir dünyada yaşıyoruz. Bilim insanları bu fikirde birleşiyor. 40 yıl içerisinde, milyarlarca insanın su kaynağı olan Himalaya Sıradağları’ndaki buzullar eriyip yok olabilir. 50 yıl içerisinde Grönland Buz Örtüsünün eriyişi durdurulamaz olabilir.

Bu yüzyıl sonuna kadar dünya biyolojik çeşitliliğin yarısının evi olan Amazon Yağmur Ormanları kuruyup çorak bir ovaya dönüşebilir.
Mevcut bilgilere göre; küresel sıcaklık ortalama olarak 0.8 derece yükseldi. Avustralya’nın en kalabalık ikinci eyaleti Viktoria, tarihi kayıtlara göre en kötü orman yangınlarından birini, 2020 yılının Ocak ayında yaşadı.

Pek çoklarına göre, bu yangınlar Küresel ısınmaya yönelik bir uyanış çağrısı. Şimdiye kadar 1 dereceden az bir ısınma oldu. Ve bu dünyanın en kurak kıtası Avusturalya’yı kurutmak için yeterli. Son 1000 yılın en büyü kuraklığı orda yaşanıyor.

Küresel Isınma, hem ısıtıyor hem de soğutuyor.
Küresel Isınma bir bölgeye sel olarak yansırken diğer bölgeye kuraklık olarak yansıyor. Bu dünya düzeninin işleyiş şeklini değiştiriyor. Arabanızdan çıkan egzoz dumanı 50 yıl içerisinde Himalaya Sıra Dağlarındaki buzulları eritebilir. Uzmanlara göre önümüzdeki 100 yılda sıcaklıkların 6 derece yükseleceğini hesaplasa da gelecek değişebilir. Dünya sıcaklığında 6 derecelik soğuma, günümüzden 18 bin yıl önce buzul örtüsünün, İngiltere Oxford şehri sınırına kadar ilerlediği ve 1 mil daha kalın olduğu son buzul çağı arasındaki farkı oluşturuyor.

Sadece 6 derecelik soğuma dünyayı buzul çağına götürdü. Bir de 6 derecelik ısınmayı düşünelim: En erken değişimler, dünyanın yüksek noktalarında başlar. Atmosfer, yeryüzü ile dış uzay arasında tampon bölgedir. Küçük bir yüzdesi sera gazlarıdır. Su buharı, karbondioksit, metan, diazot monoksit ve ozon kokteyli gezegenin üzerinde bir kubbe gibidir.
Hayatı destekleyen sıcaklıkları muhafaza etmek için güneşten yansıyan enerjinin yeterli kısmını alıkoyarlar. Bu gazların miktarları arttıkça daha fazla ısı tutar ve tüm gezegendeki iklimi radikal şekilde etkileyebilir.

Son 250 yılda biz daha çok enerji kullanmak için giderek daha çok yöntem buldukça sera gazlarının emisyonu arttı: Karbondioksit ise ödediğimiz gizli bedel! Tüm modern konforumuza güç sağlayan enerjiden atmosfere karbondioksit yükseliyor. Tam olarak soluduğumuz havanın, karbondioksit oranının iki katı çıkması, küresel bir felaketin garantisi. Tehlike sınırı 1 milyonda 450. Şuan 383’e dayanmış durumda.

1 ya da 2 derecelik küresel ısınma artışı çok şeyi değiştirebilir.
Dünyanın sadece 1 derece ısınması Amerika’daki pek çok araziyi çöle dönüştürebilir.
6000 yıl önce Amerika’nın batısı, tüm kıtaya egemen olan geniş bir çölün parçası idi. Dünyanın yörüngesindeki küçük bir değişiklik yaz güneşinin daha az ısınmasına sebep oldu. Ve bu tüm bölgenin radikal şekilde değişmesi için yeterli idi. Sadece çok ince bir üst toprak tabakası; yüzeyin sadece santimetrelerce altına gizlenen çöl kumunun üstünü örter. Tüm bunları yok eden 1, 2 derecelik ısınma idi ve rutubet yok oldu. 30’lu yıllar toprağın nasıl kırılgan olduğunun ipucunu verdi.

Fakat sadece 1 derecelik sıcaklık artışı, sığır ülkesini acımasız kuraklık ve yakıcı sıcaklığın yaşandığı bir araziye dönüştürebilir. Şimdilik bu yüzeysel toprağın altındakiler stabil. Ama ne zamana kadar?

Farklı ürünler yetiştiren bölgelerde, küresel ısınma ve küresel hava hareketleri yeniden şekillenirse varlıklar hem artacak hem de zarar görecek.
Küresel ısınma enerjiye duyduğumuz açlık ile başladı. Çevirdiğimiz her şalter, her fiş bir şeyi açmak için bastığımız her düğme, kaçınılmaz olarak öyle bir yerin oluşumuna yol açıyor.
Dünya enerjisinin yaklaşık %90’ı fosil yakıt olarak başlar: Kömür, petrol, doğalgaz. Ama prehistorik bitki ve hayvan kalıntılarının yanma ürünü ortada: Karbondioksit. Bu üç yakıt, atmosfere boşalan karbondioksitin en geniş kaynağı. Nesillerdir yaşam kalitesini artırdılar. Onlar olmadan ilerlediğimizi hayal etmek zor.
Ürün ürün bakılınca, çok önemli değilmiş gibi bakılabilir; bir güneş gözlüğü yapmak ya da tabelayı aydınlatmak. Ama ürettiğimiz her şeyin sonucu “karbon.”

Sıcaklık +1 dereceden fazla yükselirse bu doğanın hassas dengesini tehdit edebilir.
Okyanus derinliklerinden, dağların tepelerine kadar. Dünya 2 derece daha ısınırsa biyosferdeki bazı değişiklikler bundan böyle kademeli olmayacak. Hayal edin; Grönland’ın buzulları gözden kayboluyor. Öyle çok buzul eriyor ki, kutup ayıları yaşam mücadelesi veriyor. Böcekler garip bir şekilde yeni yerlere göç ediyor.
Ilıman iklim Amerika’nın kuzeyine taşınırsa, beyaz kabuklu çam ağaçlarının soyu kurur. Yeni ormanlar Kanada’nın ısınan tundralarında kök salar. 2 derecelik ısınma, deniz etkisi güçlü olacaktır. Şuanda deniz tropikal mercan rezervlerinin geniş bir bölümünü kaybetmemiz muhtemeldir. 1 milyondan fazla tür rezervlerde yaşar. Denizlerde yaşam için resife ihtiyaç var. Okyanuslardaki başka bir eğilim daha da tehlikeli: Okyanuslar, denizin en geniş karbon havuzudur. Doğanın atmosferdeki karbondioksiti emmek için kullandığı başlıca mekanizma. Ama son zamanlar bu sistemin bozulduğuna dair işaretler görülüyor. Normal koşullar altında kabuklu organizma ve plankton gibi minik deniz canlıları suyun yüzeyindeki karbonu emerek onu iskeletlerini ve kabuklarını oluşturmak için kullanırlar. Fakat bir eşik noktası var. Okyanuslarda çok fazla karbondioksit olduğunda su giderek asitleşir. Asitleşme canlıların kabuk ve iskeletlerini eritir ve yeni bir kabuk oluşturmak için su yüzeyinden karbondioksit emmesini engeller. Bütün deniz canlılarının kaderi dengenin ellerindedir. Okyanusun kimyası değişir ve başlıca iklim kontrol mekanizması bozulmaya başlar.

Dünyanın diğer ucundaki araştırmacılar aynı endişeleri paylaşıyor.
İklimin karşıt uçlarında küresel ısınmayı araştırıyorlar. Doğanın, her zamankinden daha hızlı eriyerek, denize karışan muhteşem Grönland buz örtüsünü oluşturması, 150 bin yıl sürdü.
Grönland yok olursa, okyanusların yüksekliği tüm dünyadaki kıyı kentlerini sular altında bırakacak. Günde 40 metreden fazla yol alan ve dünyanın en hızlı hareket eden buz kütlesi olan Grönland Jakobshavn Buzulu, 10 yıl öncenin 2 katı hız ile eriyerek denize kavuşuyor. Sadece 2 günde kopan buzun toplamı Newyork şehrinin 1 yıllık su ihtiyacı için yeterli.

Gezegen ısınmaya devam ederse, ne olacağı konusundaki en büyük endişelerden bir tanesi buz örtüsünün sürekliliğidir. Ve tehlike buz örtüsünün çok hızlı bir şekilde çökmeye başlayabilecek olmasıdır.
1992 yılında buzulun 5.6 km’si denize doğru kayıyor ve yok oluyordu. 10 yıl sonra bu rakam 2 katından fazla. Yıllık olarak 15.5 km. Eriyen buz nehirleri, aşağı doğru buzun içine taşarak “değirmen” adı verilen çok büyük tüneller oluşturuyor.

Hipotez şöyle: eriyen su, çeyrek mil aşağıdaki ana kara boyunca tüm yolu kesti. Buzulun alt kısmını yağlayarak onun denizin içine giderek daha hızlı yol almasını sağlıyor. Burası korkunç bir yer. Buzul boyunca yoluna devam eden bacalar, buzul örtüsünün yok oluşundaki yeni mekanizmayı açığa çıkarıyor. Şuanda öyle hızlı eriyor ki; önümüzdeki 100 yılda okyanuslar 1 metreden fazla yükselebilir. Sonuçlar korkunç olabilir. Grönland Buzul Örtüsü, küresel deniz seviyesini 7 metre yükseltebilecek miktarda. Londra, Bangkok, Newyork ve diğer pek çok kenti sular altında bırakmak için yeterli donmuş su taşıyor.

Pek çok bilim adamı, 2 derecelik ısınmanın üzerinde yaşadığımız bu gezegeni kökten değiştirecek bir ışık noktası olduğu üzerinde birleşiyor. Bu nokta artık treni kaçırdığımız an olabilir.
Isınma, kutuplarda buz kaybını hızlandırır. Buz kaybı ısınmayı hızlandırır. Bu küresel ısınmanın zincirleme bir reaksiyon gösterdiği zamandır. Hala uygulanabilen pek çok çözümün kombinasyonu artı 2 derece eşiğine gelmemizi önleyebilirdi.

Basit bir hesap yapalım: Florasan ampulleri çevirerek dünya kömür santrallerini verimliliğinde %20’lik artış sağlayabilirdik. Bunun gibi çözümler birlikte uygulanırsa biz dünyanın iklim kontrol sistemlerinde geri dönülemez değişiklikler yapmaya başlamadan önce muazzam bir etki yaratabilirler. Dünya 3 derece ısınırsa Kuzey Kutbu, yaz boyunca buz tutmaz olurlar. Amazon yağmur ormanları kuraklaşır. Alplerdeki kar örtüsünün tümü kaybolur. Elnino’nun korkunç hava hareketleri mevcut duruma dönüşür. Akdeniz ve Avrupa’nın bir kısmı kavurucu sıcağın altında kurur. Artı 3 derecede dünyamıza bu olabilir. Artı 3 derece, yaz sıcaklık dalgaları normal olacaktır. Öyle ki bu noktadaki bir aşırı yaz sıcağı Afrikanın kuzeyinde ve Orta Doğuda görülen türdeki sıcaklıkları Orta Avrupa’ya taşıyacaktır.

2003 yazı, 3 derecelik sıcaklık artışı ile ilgili ipuçları verdi.
Avrupa’nın her yerinde acımasız ısı dalgası doğal bir felakete dönüştü. Paris yaz ayında boşaldı. Geride yaşlılar kaldı. Hiç kimse içinde bulundukları tehlikeyi etmemişti. Acil servis doktorları ters giden bir şeyler olduğunu ilk anlayanlardı.

Doktorlar ısı dalgasının bir faciaya dönüştüğünü çabuk gördü. Isı dalgası tüm bölgeyi tutuşturan bir alev makinesine benziyordu. Fransa’da 10 Ağustos 2003’te ölen insanların sayısı 2500- 3000 arasında. Kentin kendine özgü metal çatıları kışın soğuğundan korumak için tasarlanmıştı. Şimdi yükselen sıcaklıklar onları Parislilerin aleyhine çevirdi. Tüm Avrupa’nın diyeti 30 binin üzerinde. Yalnız Fransa’da birkaç hafta içinde 14binden fazla insan öldü.

2003’teki ısı dalgası muhtemelen küresel ısınmaya bağlı olarak zengin bir ülkeyi kendini her şeyden koruyabileceğini düşünen zengin bir ülkeyi etkileyen ilk büyük felaket idi. Bu bir yanılgı idi. Küresel ısınma 3 derece artarsa bu Paris’teki tüm yaşamın sonu olmayacak ama aşırı yaz sıcağı dalgası her yaz gelmeye başladığında bu büyük kentin karakteri sonsuza kadar değişebilirdi.

Gelecekteki 10 yıllara bakmaya çalışmak iklim modelcilerine fazla mesai yaptırıyor.
Onların en zorlu işlerinden biri dünya oksijeninin %20’sinin üretildiği yer olan amazon yağmur ormanlarında 3 derecelik ısınmanın etkisini hesaplamak. Gelecekteki iklim değişikliğinin tropik yağmur ormanlarında özellikle de Amazonu nasıl etkileyeceğini bilmek. Çünkü Amazonlar simgeleşmiş bir bölge. Hem ekolojik hem de ekonomik açıdan önemli.

İklim modeli uğursuz bir tahmin yürütüyor: 3 derecelik ısınma feci bir geri bildirim döngüsünü tetikleyebilirdi. Küresel ısınma daha da hızlanırdı. Muhtemelen dünyanın en nemli yerlerinden biri kurak arazilere dönüşürdü.

Yaz 2005. Amazon nehri aşırı sıcak olabilecek, en kurak koşullarda birleşiyor. Akarsular kuruduğunda, pek az kişi onun en kudretli nehri olduğunu söyleyebilir. 2005 yılında, Amazonda inanılmaz bir durum ile karşılaştık. Tamamen küçülmüştü.
Amazon çevresinde yaşayan halk susuzluk ile karşı karşıya idi. Önce kuraklık sonra yangın…
2005 yılının kötü etkisiyle 2500km’nin üzerinde yağmur ormanı yandı. Ağaçlar Amazona düşen yağışın %50’sine yardım eder. Ormanlar azaldıkça, Amazonun yağış kaynağı da azalır. Çevre bilimciler, amazon üzerine çalışıyor. Küresel ısınma ve ormansızlaşmanın bölgeyi eşik noktasına doğru ittiğini görüyor. Adına pozitif geri bildirim dediğimiz kuraklığın yangına, yangınınsa kuraklığa yol açtığı bu saldırgan döngüleri, günümüzden itibaren 20 yıl daha görebileceğimizi düşünüyor. Ve bu iklim modellerinin söylediğinden daha yakın olabilir.

3 derece daha sıcak bir dünyanın sert koşullarında amazonun büyük bölümünün kaybı yüzyıllarca ton depolanmış karbonun serbest kalmasına ve belki küresel ısınmanın 1 derece şiddetlenmesine sebep olur. Dünyadaki herkes bir şekilde dünyaya bağlıdır ve geçmişe bakarak bir şansımız olduğunu söylemiştik ve biz bunu harcadık.

Dünya Isısı 4 Derece Yükselirse, Okyanuslar da Yükselir
1 milyar insanın evi olan yüksek nüfuslu deltalar, okyanuslar yükselirse yok olur. Bangladeş sularla yıkandı, Mısır sele boğuldu. Venedik sular altında kaldı. Buzullar ortadan yok olacak. Böylece milyarlarca insanın tatlı su kaynağı artık yok. Kuzey Kanada dünyanın en cömert tarım bölgelerinden biri haline geldi.

Bu sırada İskandinavya’da bir plaj geleceğin San Tropez’i olabilirdi. Güney Kutbunun batısındaki tüm buz örtüsü eriyebilir, deniz seviyesi daha da yükselebilirdi. 4 derecelik ısı artışı ile dünyamıza bunlar olabilir. Dünyadaki en önemli nehirlerden bazılarının kuruduğunu göreceğiz vebu milyonlarca hatta yüz milyonlarca insanın yaşama şansını tehlikeye atacak. Dünya 4 derece bile daha sıcak olursa; en güzel nehirlerden biri kendi kendini imha edebilecek yüksek bir dağ bulutundan Hint Okyanusuna her şey sona erecek.

Hindistan’ın yerli halkı ona “Gajana” diyor. Hindistan’ın en kutsal nehri, belki de tüm dünyanın Himalaya Nehirleri; Çin, Nepal ve Hindistan’daki 1 milyardan fazla insan için yaşam kaynağı. İklim uzmanları, Hindistan’ın küresel ısınma etkisi ile en yüksek bedeli ödeyecek ülkelerden biri olacağını öngörüyoruz.

Biz küresel ısınmayı yavaşlatmaya başlamadıkça Ganj Nehri 40 yıldan kısa bir süre içerisinde hayat mücadelesi veren bir nehre dönüşecek.
Savaş burada olacak: Himalaya’nın geniş, beyaz, buz kütlelerinde. Kutup buzulları hariç, gezegenin en büyük tatlı su kaynağı. Himalaya buzulları her şeyden daha hızlı geri çekiliyor. Mevcut eğilim sürerse önümüzdeki 100 yılda, tüm Ganj boyundaki vahşi yaşam, madencilik, taşımacılık, hidroelektrik gücü ve tarım çok büyük hasar görebilir.
Önce eriyen buzullar eşi görülmemiş sellere yol açabilirdi. Ama sonra buzul tamamen erirse, büyün yıl süren su kıtlığı ve açlık başlayabilirdi. Mevcut kayıp oranıyla 2035 yılında artık Himalayalarda buzul kalmayacağı tahmin ediliyor.

Dramatik bir şekilde 1 milyardan fazla insanın su kaynağı kesiliyor. 4 derecelik ısınma ile deniz seviyesi 1 metre yükselebilirdi. Dünyanın büyük kıyı kentlerini felaket ile yüz yüze bırakacak kadar. Amerika’nın en geniş ve yoğun nüfuslu metropolü de bunların arasında.

Dünyanın başlıca kıyı kentleri kendini korumak için milyonlarca dolar harcamak zorunda kalacak. Çeşitli türlerde deniz kariyerlerinden, fırtınalara göre açılıp kapanabilen devasa deniz kapılarına kadar. Newyork 3 heybetli deniz kapısı inşa etmek zorunda kalacaktı. Dünya 5 derece ısınırsa, iki dev yaşamaya elverişiz bölge, kuzey ve güney yarımkürelerin ılıman olanlarının içine yayılır. Dünyanın harika şehirleri Los Angeles’i, Kahire’yi, Lima’yı ve Bombay’ı besleyen kar örtüsü ve su havzaları kurur. İklim mültecileri yüzlerce milyona ulaşır. 5 derecede dünyamıza bunlar olabilir.

Şimdi iklim değişikliğinin alacakaranlık kuşağına gidiyoruz: Yeryüzündeki yaşamın gördüğü bir kâbus, dünya 6 derece ısınırsa okyanuslar uzaktan parlak mavi görünebilir. Ama onlar denizin çorak toprakları, Çöller fetih orduları gibi kıtaların üzerinde yürür. Doğal felaketler basit olaylara dönüşür. Dünyanın büyük kentlerinin bazıları sular altında kalır ve terkedilir. 6 derecelik ısınmada, dünyada bunlar olabilir.
Uzun zaman dilimlerinde sıcaklıktaki 6 derecelik artış şimdiye kadar var olmuş en büyük, bazı türlerin yok oluşlarıyla ilişkilendirilebilir. Sıcaklıklar 100 yıl içerisinde 6 derece yükselirse küresel bir yok oluştan daha azıyla karşılaşamayacağımızı varsaymak kesinlikle adil olur.

Uzmanların çoğu kabustan uyanabileceğimize inanıyor.
Tam şimdi sıcaklıklar sadece 0.8 derecedir. Fakat çok zamanımız yok. 2 derece daha sıcak yaşamımızı dramatik bir kesintiye uğrattığında, bizi küresel ısınmayı kaçırmanın eşiğine getirir. Bilimsel realiteye göre; önümüzdeki 10 yıl içerisinde, küresel salınımın neredeyse hepsini eritip yok etmeliyiz ve bu tabi ki çok kısa bir süre. Burada insanlığın büyük kısmı için enerji kaynağını 10 yıllık bir süre içinde kapatmaktan söz ediyoruz. Çözüm arayan herkes için ev gibisi yok.

Çözümler: Evde her şey başlıyor. Karbondioksit üreten enerji kullanımının azaltılmasıyla ve verimlilik ile başlıyor. İnsanlar iklimi korumanın paralarını cebinde tutacağını ve tüm o yakıtları almak zorunda olmadığını bir kez daha anlarsa; politik direnç buzulların erimesinden daha hızlı olacaktır. Amerika’daki her aile boşa giden vampir şarjları kapatsaydı kömürle çalışan en azından 18 santrali eleyebilirdi. Solar birimler çok enerji üretir ve ortalama bir ev 12 watt ile döner. Enerji verimliliği, iklim sorununu çözmek, para biriktirmek, daha güvenli, zengin, aydınlık ve ferah bir dünya yaratmak için en büyük hızlı ve ucuz yol.

Evlerimizden sonra sorumlu olduğumuz ikinci en büyük eminyon kaynağı arabalar. Arabalar küresel sera gazlarının %20’sini üretiyor. Ulaşımın yol açtığı emisyon, özellikle Çin’deki kadar acil değil. Artan zenginlik, orta sınıfın hayatına bir çok lüks kattı. Bir arabaya sahip olmak gibi. Sayıları inanılmaz emisyonları da öyle. Her gün 14 bin yeni araba yola çıkıyor. Isınmayı 2 derece başlangıç eşiğinin altında tutmak için her yıl sera gazları emisyonu 8 milyar ton azaltmayız. Tüm arabaların yakıt verimliliğini iki katına çıkarmak 1 milyar ton kazandıracaktır. Fakat 2 derece eşiğin doğru tarafında yer alabilmek için hala karbon ayak izimizi milyonlarca ton azaltmalıyız. Onlar çevrede ilerleyen dev bir robot orduya benziyorlar.

Rüzgar gücü ve rüzgar değirmenlerini binlerce yıl öncesinden kalma. Bugünün teknolojisi ile bir rüzgargülü tribünü 300 eve enerji sağlayabilir. Yüzde yüz temiz ve yenilenebilir bir kaynak sunuyorlar.
Fakat rüzgargülü her derde deva değil. Çünkü yakut bedava fakat bakım bedava değil. Ve açma kapama anahtarını doğa kontrol ediyor. Küresel bir düzeyde kömür gücüyle çalışan santralleri yenilemek için 2 milyondan fazla tribün gerekiyor. Nihai yakıt ufkun hemen üstünde olabilir.

İngiltere de uluslararası bir fizikçi ekibi tüm teknolojik çözümlerin anası için çalışmaya başladı bile: Nükleer füzyon!
Güneş sistemindeki tek ve en iyi enerji santraline, güneşe göre modellenmiş bir füzyon reaktörü inşa ediyorlar. Çalışır durumda getirilebilmesi hiç sera gazı üretmeksizin kendi kendini besleyen ve hemen hemen limitsiz bir enerji kaynağı anlamına geliyor. Bu enerji evreni aydınlatır. Evrendeki yıldızların çoğuna sağlar. Bilim adamları gökyüzündeki döngünün aynısını yeryüzünde oluşturmaya çalışıyor. Ve oluşan enerjiyi elektrik üretiminde kullanmaya çalışıyorlar.

Kolay olmayacak: İçerdiği uçucu gazlar yüzünden mühendisler reaktörün çekirdeğinde doğrudan çalışamazlar.
Böyle ekstrem koşullarda çalışmak için şimdiye kadar icat edilmiş en akıllı ve becerikli robotlardan biri olan yeni nesil bir robota bağlılar. Reaktörün çekirdeği güneşten 10 kat daha sıcak olacaktır. Güçlü bir manyetik alan süper sıcak plazma içerir ve reaktörün duvarlarını erimekten korur. Çalışsa bile –ki bunun garantisi yok.- reaktör en azından bir 30 yıl daha ticari elektrik üretmeyecek.

Dünyanın enerji iştahı doymak bilmez olmayı sürdürüyor. Karbon ayak izimiz sendeliyor. Küresel ısınma yükselirken hızlanıyor da. Bir noktada iklim değişimi bizim hayatımız olabilir ve küresel ısınma kaçırdığımız bir tren haline gelebilir.

Tek soru ise şimdi bunu bilirken ne yapacağımızdır!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir