ÖZDEMİR: “Türkiye bakliyat ürünleri ticaretinde net ithalatçı pozisyona düşmüştür.”

abdullah özdemir

 

La Recolte Du Monde 9. Sayısı’nda Mersin ticaret hayatının değerli ismi Sn. Ömer Abdullah Özdemir’i yeniden ağırlıyor. Türkiye Bakliyat Piyasası ile ilgili değerli bilgiler veren Mersin Ticaret Borsası Başkanı Ö. Abdullah Özdemir röportajımız başlıyor.

Özdemir, “Bakliyat ürünlerinin ana vatanının Anadolu olduğunu ve bakliyat ürünlerinin dünyaya ülkemizden yayıldığını bulunduğumuz her platformda dile getiriyoruz. Ancak, bakliyat üretiminin kendi ana vatanında azalıyor olması ve bakliyat ürünleri ticaretinde dışa bağımlı hale gelmiş olmamız hepimizi üzmektedir.” dedi.

 

Sayın Özdemir, MTB Başkanı olarak uzun yıllardır Mersin’e hizmet ediyorsunuz. Ticaret hayatının nabzını tutan değerli sektör liderlerimizdensiniz. Mersin Bakliyat ticaretinin merkezi konumunda. Buna istinaden sormak istiyorum: “Bakliyat Sektörünün ülkemizdeki mevcut durumu nedir?

Ülkemizde bakliyat sektörünün mevcut durumunu üç başlık altına özetleyebilirim:

İlk olarak; Bakliyat ekim alanları düşüş eğilimini sürdürmektedir. 2015 yılında bakliyat ürünlerinin ekili olduğu alan 690 bin hektardır. Bundan 20 yıl öncesinde bu alan 1.6 milyon hektar idi. Yüzde 57’lik bu ciddi azalış sektörümüzde bugün yaşadığımız birçok sıkıntının kaynağını oluşturmaktadır.

İkinci olarak; bakliyat üretim miktarı azalmaktadır. 2015 yılında ülkemizin bakliyat üretimi toplam 1 milyon ton olarak gerçekleşmiştir. Bu noktada, sektördeki güçlü konumumuzu neden kaybettiğimizi bizlere gösteren bir rakam vermek istiyorum. Dünya genelinde bakliyat üretimi son 20 yılda yüzde 40 artarken (55 milyon tondan 77 milyon tona), ülkemizin bakliyat üretimi aynı dönemde yüzde 36 azalmıştır.

Üçüncü olarak ise;  ülkemiz bakliyat ürünleri dış ticaretinde net ithalatçı konuma gelmiştir.

 

“Ülkemiz bakliyat ürünleri dış ticaretinde net ithalatçı konuma gelmiştir.” dediniz. Bu konuda daha ayrıntılı bilgi verir misiniz?

Sizi sayısal veriler ışığında aydınlatayım: 2015 yılında Türkiye 310 bin ton -mercimek 220 bin ton, kuru bezelye 63 bin ton, nohut 22 bin ton- bakliyat ürünleri ihracatı yapmıştır.

Aynı dönemde ithalatımız ise 479 bin ton -mercimek 313 bin ton, kuru bezelye 82 bin ton, nohut 37 bin ton, kuru fasulye 35 bin ton- olarak gerçekleşmiştir. Ülkemiz uzun yıllar boyunca sahip olduğu net ihracatçı konumu kaybederek son yıllarda bakliyat ürünleri ticaretinde net ithalatçı pozisyona düşmüştür.

 

 

Bu durum 2016 yılında da devam eder mi?

Bu olumsuz senaryo maalesef bu yıl da devam etmektedir. İçinde bulunduğumuz 2016 yılının ilk 8 ayında ihracatımız 181 bin ton olurken, ithalatımız 276 bin ton olmuştur.

Buradan sormak istiyorum. Taşıma suyla değirmen ne kadar döner? Eskiden ihracatçılarımız kendi çiftçilerimizin ürettiği bakliyatı ihraç ederlerdi. Son yıllarda ise ihracatımız büyük oranda ithalat yoluyla gerçekleşmeye başladı. Bu durum sektörümüzün yarattığı net katma değeri de olumsuz olarak etkilemektedir. Sonuçta; İhracattan elde ettiğimiz kazancın önemli bölümü ithalat bedeli olarak ülkemizden çıkmaktadır.

 

Sizin bu verdiğiniz bilgiler ışığında, “Ülkemizin Dünya Bakliyat Ticaretinde pozisyonu eskisi kadar güçlü değil.” Şeklinde bir çıkarımda bulunabilir miyiz?

Aslında ülkemiz Dünya Bakliyat Ticaretinde Hala En Önemli Oyuncular Arasında. Ancak, tüm bu olumsuz görünüme karşın ülkemizin dünya bakliyat ticaretinde en önemli oyuncular arasında yer aldığını asla unutmamalıyız. Özellikle mercimek ithalatında ve ihracatında Türkiye hala çok önemli bir ülkedir.

 

Bakliyatta Türkiye hangi ürünlerde öncelikli konumda?

Bundan 20 yıl önce, bakliyat ürünleri ihracatımızın yarısını mercimek, yüzde 40’ını nohut ve kalan yüzde 10’luk bölümünü ise kuru fasulye ve yeşil mercimek oluşturmaktaydı. İhracatımızın bugünkü yapısına baktığımızda ise tablonun oldukça farklılaştığını görüyoruz.

2015 yılı verilerine göre kırmızı mercimeğin payı yüzde 70’e çıkmıştır. Diğer yandan, ülkemizde üretimi yok denecek kadar az olan kuru bezelyenin payı yüzde 20 olarak gerçekleşmiştir.

Nohut’un payı ise yüzde 7’ye kadar düşmüştür. Geleceğe yönelik yapılacak planlamalarda değişen bu yapının iyi analiz edilmesi, oluşturulacak politikaların bu bağlamda belirlenmesi faydalı olacaktır.

 

MTB olarak Uluslararası Bakliyat Yılı çerçevesinde ne gibi etkinlikler düzenlediniz ya da ne gibi etkinliklerin parçası oldunuz?

Bildiğiniz gibi, 2016 Yılı Birleşmiş Milletler tarafından Dünya Bakliyat Yılı olarak ilan edilmişti. Bakliyat ürünlerinin insan sağlığına, çevreye, sürdürülebilir tarımsal üretime ve ekonomiye katkılarını anlatan birçok faaliyet bugüne kadar yapıldı.

Mersin Ticaret Borsası ev sahipliğinde 23 Ocak tarihinde 20 aşçı tarafından yapılan 120 çeşit bakliyat yemeği sergilendi. Mersin Ticaret Borsası’nın da sponsorlar arasında yer aldığı 1. Bakliyat Şenliği ise 17 Mayıs tarihinde PAKDER tarafından gerçekleştirildi.

Diğer yandan, 55 ülkeden 650’ye yakın firma ve kuruluş temsilcisi 19-22 Mayıs tarihinde Çeşme’de bir araya geldi. Yine Uluslararası Bakliyat Yılı çerçevesinde, Mersin Ticaret Borsası, UBK ve Bakliyat Tanıtım Grubu’nun da sponsorlar arasında yer aldığı kamu spotunun önümüzdeki haftalarda tamamlanmasını bekliyoruz.

 

MTB Tohumculuk Şirketi’ni kurdunuz. Bu oluşum hakkında bilgi verir misiniz?

MTB Tohumculuk, 2016 üretim sezonunda Türkiye genelinde Kırmızı Mercimekte 3, Nohutta 3 ve Kuru fasulyede 4 olmak üzere toplam 10 ayrı lokasyonda Sertifikalı Tohum üretimlerini devam ettiriyor.Bu çalışmaların olumlu sonuçlarını görmek ise hepimiz için mutluluk kaynağı oluyor.

Çiftçilerden gelen geri bildirimlere ve teknik personel raporlarına göre MTB Tohumculuk tarafından üretilen sertifikalı tohumlar önemli ölçüde -yüzde 15 ile 70 arasında- verimlilik artışı sağlamıştır.

 

Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Hükümetimiz bakliyat sektöründe ülke olarak sahip olduğumuz olumsuz tablonun farkına vardı ve bakliyat üretimine verilen destekleri önemli ölçüde artırdı.

2014 yılında 10 krş/kg olan destekleme primleri, 2015 yılında 20 krş/kg’a ve içinde bulunduğumuz 2016 yılında 30 krş/kg düzeyine yükseltildi. Ayrıca su kıtlığı çekilen bölgelerde nohut ve mercimek üreticilerine ilave yüzde 50 destek daha veriliyor. Bu desteklerin olumlu sonuçlarını önümüzdeki dönemlerde görmeyi diliyoruz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir