Göbeklitepe’yi İnsanlar Yaptı

La Recolte Du Monde Dergisi’nin 23. Sayısı’nda mitoloji ve tarih alanında kitaplar yazmış kıymetli bir yazarı ağırlıyoruz: Erhan Altunay. Akademisyen kimliğinin yanında geçmişe duyduğu tutku ile yazdığı kitaplarla da tanınan Altunay’dan Göbeklitepe ile ilgili görüşlerini aldık.  Altunay, “Göbeklitepe, arkeoloji biliminin bize bahsettiği neolitik çağa benzemeyen ve bildiğimiz uygarlık çağına uyum göstermeyen bir yer. Dolayısıyla Klasik Arkeolojinin bu güne kadar ortaya koyduğu bilgiye yeniden yön veren ve evrensel algımızı değiştiren bir yer.” dedi.

Göbeklitepe neden önemli? Orada bir enerji alanı olması söz konusu mu?

Göbeklitepe’nin geçmişi bundan 12 bin yıl öncesine, Çanaksız- Çömleksiz Neolitik Çağa dayanıyor. O çağ ve insanların yaşayış biçimleri düşünüldüğünde, inanılmaz derecede sıra dışı bir yapı kompleksi ile karşı karşıyayız. Tabi bunu bu güne kadar bulunmuş arkeolojik bulgular çerçevesinde söylüyorum.Göbeklitepe, Arkeoloji Biliminin bize bahsettiği neolitik çağa benzemeyen ve bildiğimiz uygarlık çağına uyum göstermeyen bir yer.

Dolayısıyla Klasik Arkeolojinin bu güne kadar ortaya koyduğu bilgiye yeniden yön veren ve evrensel algımızı değiştiren bir yer. Bulgular çerçevesinde Göbeklitepe ile ilgili en doğru varsayım, “bir inanç kült yeri” olması. Avcı ve toplayıcı taş devri çağı insanlarının, bu yapıyı inşa etmesindeki amaç, büyük ihtimal ile mevsimsel döngüler, ölü uğurlama gibi ritüellerini bir araya gelerek burada gerçekleştiriyorlardı. Belki toplanarak yemekler yiyor ya da sosyal konular ile ilgili istişare gerçekleştiriyorlardı.

Göbeklitepe inşa edildiğinde insanlar yerleşik olarak yaşamaya başlamışlar mıydı?

Hayır. Küçük topluluklar olarak yaşayan insanlar, yerleşik hayata geçmemişlerdi. İşi daha da ilginç kılan ve insanlığın bu güne kadar kabul gören tarihsel akışını yeniden gözden geçirmemiz gerekliliğini doğuran durumda tam olarak bu. Klasik bilimsel görüşte; insanlar önce yerleşti ve sonra dini merkezler kurdular. Ancak Göbeklitepe bu bilgiyi alt üst ediyor. Yani Göbeklitepe ile anladık ki;  insanlar daha yerleşmeden inanç merkezleri kurmaya başlamışlardı. Özetle bu yapı, bildiğimiz dinler tarihini değiştiren bir yer. Çanak çömlek yapımını henüz bilmeyen, yerleşik yaşama geçmemiş, tarım yapmayan, küçük topluluklar halinde dağınık yaşayan Neolitik Çağ insanları organize olarak çok gelişmiş bir inanç merkezine imza atmışlar.

Göbeklitepe, mimari olarak nasıl bir yer, dairesel yapı neyi anlatıyor olabilir?

İlk olarak mimari form olarak baktığımızda dairesel bir yapı… Biliyoruz ki; dini sembolizmde, pagan inanışı sembolizminde daire, dünyanın ve mevsimlerin döngüsü ile alakalıdır. Bir tam döngü önemlidir. Yılbaşı bir tam döngüdür; doğum günleri yine bir tam döngünün ardından kutlanır. Bu bilgilerden yola çıkarak diyebiliriz ki; Göbeklitepe’deki dairesel yapı formu; doğumla başlayan ve ölüm ile sonlanan yaşam döngüsüne gönderme yapıyor olabilir. Taş Devri insanının, bildiğimizin ötesinde bir matematik bilgisi, estetik duygusu söz konusu ve organize olarak çalışabiliyorlar. Çünkü dönemin şartları düşünüldüğünde; orayı inşa etmek için organize olmuş kalabalık bir insan topluluğuna ihtiyaç var.

Göbeklitepe’deki sembol dilinden söz eder misiniz?

Göbeklitepe’de çok gelişmiş bir sembol dili var ve bu sembol dilini birbirlerine aktarabiliyorlar. Göbeklitepe’nin ancak %10’u gün yüzüne çıkarıldı. Kazılar ilerledikçe daha çok bulguya ulaşacak ve yepyeni şeyler fark edeceğiz. Yepyeni bir yaşam biçiminin kapıları aralanacak.

Ayrıca, Göbeklitepe tek değil. Bu kültür, çevre yörelerde de yaşatılmış. Urfa’nın farklı yerlerinde, Mardin’de de daha genç dönemlere ait olmakla birlikte T sütunlara rastlandı. Paganizmde şöyle bir şey vardır: Bir ritüelin unutulmaması için bir mit vasıtasıyla geleceğe taşınır. Göbeklitepe’nin ritüellerine ait bir sözlü anlatım, bir mit var. Arkeolojik bulgular arttıkça, belki bütün bu çevreye yayılan kültürü daha net bir şeklide anlamlandıracak ve keşfedilen sembollerle insanlığın yazdığı hikayeyi daha net bir şekilde okuyacağız. Göbeklitepe’de bulunan bir T sütunun üzerindeki simgeleri sizinle paylaşmak istiyorum: En üstte bir sepet var. Hemen altında bir akbaba figürü ve en altta da bir akrep var. Bu simgeleri insanlığın biriktirdiği mitlerle anlamlandırmaya çalışıyoruz. Çünkü insanlık tarihinde bir kültür sürekliliği var. Mesela Çatal Höyük’te bir akbaba sembolizmi var: Neden?

Ruhun kafada olduğuna inanılıyor. Vücudu parçalanması için veriyorlar. Bu yönüyle Göbeklitepe’deki sembollerle benzerlik gösteriyor. Mezopotamya kültüründe sepet, bolluk ve bereketi simgeler. Ayrıca akrep sembolüne bu kültürde de rastlıyoruz. Yer altının Bekçisi” olarak anlamlandırılmış. Tüm bu sembolleri Göbeklitepe’deki buluntu için yorumladığımızda; Dünya, bolluk ve bereketin yaşandığı yer. Akbaba insanı bedeninden kurtararak, ölümden sonraki ruhsal geçişe hazırlıyor. Akrep de yeraltındaki ölümü sembolize ediyor.Klaus Schmith’in ifade ettiği gibi; Göbeklitepe’nin kazıldıkça alt katmanlarından ya da çevresinden ölüm kültü fikrini destekleyecek iskeletler çıkabilir.

Göbeklitepe nasıl bir teknoloji ve motivasyon ile hayata geçirilmiş olabilir?

İnsan gücünü, insan aklını hafife almamak lazım… Göbeklitepe’nin çevresinden bu taşları, kireç taşından tek parça halinde obsidyen taş kullanarak oyup çıkarmışlar. Ve çekerek taşımız ve dikmişlerdir. Taşları çıkardıkları yer, Göbeklitepe’nin yakınında bulundu.

Neden üstünü kapatmışlar?

Bu sorunun cevabı henüz bulunmadı. Varsayımlar var tabi. İlk olarak orayı çevresel faktörler nedeniyle terk etmek zorunda kalmış olabilirler. İkincisi, işlevini yitirdi ve kapattılar. Ancak eski toplumlarda kutsalların üstünü, korumaya almak amacıyla kapatmak vardır. Mesela Anadolu’da hep yassı höyükler görüyoruz. Onlar istila edildikten sonra üstü kapatılıyor. Kutsalı korumak için. Aynı mantıkla Göbeklitepe’de kapatılmış olabilir.

İnsanlar nasıl organize oldu?

Bu tam bir muamma. Bakınız; Çanaksız- Çömleksiz Neolitik Dönem ya da bilim insanlarının dediği şekilde “Epipaleolitik” dönemde inşa edilmiş bir yapıdan söz ediyoruz. İnşa eylemi için binlerce insanın çok iyi bir şeklide bir araya gelerek görev dağılımı yapması ve organize olması gerekiyor. İnanç bu birliktelik için en büyük motivasyonları olsa gerek. Daha kazılar devam ediyor. Definecilerden koruyarak bulguları birleştirmek ve bu soruyu çözmek gerekli…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir