AKYOL, “RESİM, BENİM YARADILIŞ KODUM”

Kuru Gıda Sektöründen isimleri sizlerle buluşturduğumuz Dergimizde, bu sefer dünyaya mal olmuş bir resim sanatçısını konuk ediyoruz. Ürünleriyle ruhu besleyen Kadir Akyol, Türkiye’yi dünyada başarıyla temsil eden çağdaş ressamlarımızdan.

Akyol, “Portre resmi yapıyorsam da; aslında portre resmi yapmıyorum. Resimlerimi sadece ‘portre’ olarak tanımlayanlar, belirli bir bakış açısının dışına çıkamayanlar… Benim işlerimde; figüratif, modern, klasik, pop art akımlarının tümünü görebilmeniz mümkün.”

Akyol ile söyleşimiz başlıyor.

Sanatınızı konuşmaya geçmeden önce sanatınızı biçimlendiren yaşam felsefenizi okurlarımıza aktarmak istiyorum. Var oluşu ve var oluşunuzu nasıl anlamlandırıyorsunuz?

Kendimi, kendi sözlerimle değil, beni yansıtan Seyyid Nesîmî tarafından yaklaşık 630 yıl önce, zaman ötesi yazılmış olan “İki Cihana Sığmazam” isimli bir şiir ile anlatmak doğru olacaktır. Asla etkisini kaybetmeyen ve ölümsüzlüğü yakalamış bu eser, sürekli dilimde ve atölyemdedir.

Sanatınızı hangi sözlerle tanımlarsınız?

Sanat benim yaşam biçimim olup, sanatı var oluşumuzu sorgulamak için bir araç olarak görüyorum.  Sanatla yaşamın birbirinden bağımsız ilerlemeyeceğinin farkındalığıyla eserler üretiyorum. Bu eserler bir birleşim halinde gelenekselin yeniyle karşılaşması olgusu, alıcıyla buluşması durumudur. Her çağa özgü olan o çağda kabul gören sanat akımı ve unsurlarını popüler kültür imgeleriyle iç içe geçiriyor; böylece tuval yüzeyine yeni bir nefes veriyorum; soluk getiriyorum. Bu süreç benim var olma ve var etme yolculuğumdur.

Yaratmış olduğunuz tekniği nasıl anlatabilirsiniz? Özgün bir biçim diye biliyorum… Bu biçimin doğuşu nasıl oldu?

Yaratmak: zihin ve düş gücünden yararlanılarak o zamana değin görülmeyen yeni bir şey ortaya koymak, yapmak anlamına gelir. Yaratmak veya Can’landırmak kavramlarını çok seviyorum ama “var olandan yaratmak” tanımının daha doğru olacağını düşünüyorum. Kelime manası gibi, daha önce üretilen teorik veya madde boyutta üretilenlerin üzerine bir şeyler koyuyoruz. Buna biçimin doğuşu değil de dönüşümü demek daha sağlıklı olacaktır.

Özgünlük kısmı ise, var olanı burada harmanlayıp veya süzgeçten geçirip, yani çağın kavramı olan “melez hale getirmek”. Buna sanat tarihinde, “disiplinler arasılık” diyoruz. Birçok disiplinden faydalanıp kendi disiplinimize veri aktarımı yapıyoruz. O yüzden ben “özgünlük” ve “biçim doğuşu” kavramını farklı şekillerde kullanma taraftarıyım.

Portrelerin bu kadar çarpıcı olmasını sadece tekniğe mi bağlamalıyız? Ben sizin ruhunuzun esere kattığı anlamı bize iyi aktardığınızı düşünüyorum. Sizce de öyle mi?

“Kişi neyse onu görür!” sözüyle başlamanın uygun olacağını düşünüyorum. Kâinattaki her şey birbiriyle ilişkiliyken, bunu sadece tekniğe ait kılmak haksızlık olur. Evet, ruhumdan yani bilincimden bir şeyler ürettiğim, can vermeye çalıştığım her davranışa, esere kendi süzgecimden bir şeyler aktardığım doğrudur.

Bazı portrelerinize baktığımda hüzün hissediyorum. Ki portreler genellikle popüler isimlere ait. Bunun üzerine düşündüğümde sebebinin dantel motifi olabileceğine ihtimal verdim. Sizin bu konudaki düşüncenizi merak ediyorum. Hüzün, resimlerinizin kimliğinde var olan bir duygu mu?

Portre dediğimiz, bizlerin evrene dağılmış tüm hal ve durumlarımız değil midir? Yoksa portre olmazdı. Yani sevinç, mutluluk, neşe, heyecan vb. hüzünlü duygular tüm var olanlara ait duygular değil midir? Popülerlik kavramı, isminden anlaşılacağı üzere, şuanda bilindik isimler yani belirli tarihler arasında var olan, kısıtlı zamanlar içerisindeki tanınan ünlü kişilerdir. Ama ressam veya sanatçılar olarak bizler onların, eserlerimiz aracılığı ile daha uzun soluklu olmalarına, hatırlanmalarına vesile oluyoruz. Çünkü zaman göreceli ve değişken, uzun soluklu… Kâinat çizelgesinde minik bir virgül gibi.

İzleyiciyle göz göze gelen portreleriniz geçmişten -emek ve dikkat isteyen- bir süs sembolünün ardından bakıyor bize. Bu da garip bir şekilde bir yabancılaşmaya yol açıyor. Bu sizin istediğiniz bir etki mi? “Yabancılaşma” hali salt gerçeği daha mı görünür kılıyor?

Evet, istediğim izleyiciyle, göz göze gelmek. Kişi derinliğince, derinlik algılar burada. Bir süre “yabancılaşma” konusunu projelerimde, resimlerimde ele aldım. Yabancılaşma kavramını üzerine üreten ve kendince cevaplar arayan, insanın bu halini yorumlayan pek çok sanatçı var. Mesela; Franz Kafka “Dönüşüm” adlı kitabında bu konuya değinmiştir. Kahraman, bir sabah uyandığında kendini yatakta bir böceğe dönüşmüş olarak bulmuştur.

Ben şuan ki bilincimle, kişinin kendi dışında aradığı manayı Mevlana’nın sözlerinde buldum. Mevlana der ki; “Her ne arıyorsan kendinde, senin canının içinde bir can var, o canı ara. Senin dağının içinde bir hazine var, o hazineyi ara. Eğer yürüyen dervişi arıyorsan, onu senden dışarıda değil, kendi nefsinde ara.” Biz bize ait olanı hep dışarda aramışız. Biz olana yabancı demek ile görünürlük aramaya çalışmışız, oysaki biz o, o bizmişiz.

Sanatın sanal ortamdaki varlığını ve yolculuğunu nasıl buluyorsunuz?

Her zaman yaptığım, kelime kökenine bakarak ilerlemek. Böylece fikirlerimi daha doğru ifade ettiğimi düşünüyorum. “Sanal” dediğimiz kavram, gerçekte yeri olmayan, gerçekte var olmayan, ancak zihinde tasarlanan demek. Sanatta şuan öyle bir olgu ve durum yok maalesef… Sanallıktan kasıt dijital mecralar olsa gerek. Dijital mecralar da bence üç boyutlu madde boyutta üretilen, eserlerden daha çok kendini görünür kılıyor.

En son serginiz ne zaman oldu? Ne gibi dönüşler aldınız?  

En son sergim, Fransız Galeri Bartoux ile Amerika’da Miami Art’taydım. Sergimde geri dönüşleri yüz yüze iken almak bana keyif verdi. Yeni birçok proje için de bağlantılarım oldu. Şuanda da Fransa başta olmak üzere, Amerika ve İngiltere’de birçok sergi için hazırlık yapmaktayım.

 Çocuklar ve sanat konularında hassas olduğunuzu biliyorum. Sanat köyü projeniz varmış. Şu an ne aşamada?

Sanat köyü proje çalışmalarım devam ediyor. Bahar ayında bitirmeyi düşünüyorum. Çok  kapsamlı bir proje olacak; bir sanat köyünden bahsederken içinde müzelerin, sergileme alanlarının,  atölyelerin olduğu,  oldukça zengin ve çok güzel bir geleceğin temellerinin atılacağı bir proje olacak. 

Evet, çocuklar ve sanat benim en hassas olduğum konulardır. Zaten her gittiğim ülkede çocuklarla bir workshop yapıyorum; hem eğitici hem de keyif- sanat dolu saatler yaşamış oluyoruz. Çocuklar bizim bütün geleceğimizi oluşturuyor, çok kıymetliler. 

Kadir Akyol’un bundan sonraki büyük projesi ne olacak?

Bundan sonraki büyük projem ve hedefim dünyanın  en önemli müzelerinde (Christie’s, Sotheby’s) ve modern sanat müzeleri (Pompidou, Museo Nacional Centro De Arte Reina Sofia, Guggenheim Museum, Tate Modern, Muse D’art Contemporani De Barcelona, Musee Nationa D’art Moderne, Castello Di Rivoli Museum Of Contemporary Art, Museo D’arte Contemporanea Di Roma, Van Abbemuseum, Stedelijk Museum, Hamburger Bahnh of Museum Fur Gegenwart, Whitney Museum, Walker Art, Newyork contemporary art center, Baltic Centre for Contemporary Arts, GuggenheimMuseu, Louvre, Tate Modern gibi dünyanın en önemli meydan ve mekanlarında çalışmalarımla, kalıcı eserlerimle yer almak olacaktır.

Okurlarımızla paylaşmak istediğiniz başka bir şey var mı?

 İçinizden ne geliyorsa onu yapın ve hiçbirşeyden korkmadan özgürce istediğiniz hayalleri gerçekleştirin. Her şey mümkün.

KADİR AKYOL (TURKEY/Mardin- 1984)                    

2008 yılında Mersin Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümünden mezun oldu.

2011 Ankara Gazi Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Ana Sanat Dalı Yüksek lisanstan mezun olmuştur. 

2011 İspanya’ da Universidad De Sevilla  Faculttad De Bellas Artes’ da 2. master eğitimine başlamıştır.

2013 Rh+Artmagazine ‘Yılın Genç Ressamı’ Ödülünü kazanmıştır. Bunun yanı sıra birçok ulusal ve uluslararası ödüle ve sergilenmeye hak kazanmıştır.

2024 Düzce Üniversitesi Sanat, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Resim Ana Sanat Dalı “Sanatta Yeterlilikte” (doktora) eğitimini bitirip mezun olmuştur.

14 Kişisel sergisi bulunmaktadır ve 300’den fazla ulusal ve uluslararası birçok karma, grup, trienal, bienal, sempozyum, fuar, müzayede, projeli etkinlikte; resim başta olmak üzere, video, enstalasyon ve performanslarıyla katılmıştır.

Eserleri Türkiye başta olmak üzere; İspanya, Almanya, İtalya, Fransa, Yunanistan, Belçika, Azerbaycan, Costa Rica, Romanya, Moldovya, Kosova, Tanzanya, Amerika, Bosna-Hersek, Arnavutluk, Karadağ, Güney Kore, Bahrein, Dubai gibi birçok ülkede yer almıştır. Sanatçı şu anda dünyaca ünlü Fransız Gallery Bartoux ile anlaşmalı çalışmaktadır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir