La Recolte Du Monde Dergisi 27. Sayısında, Ceviz Sektörüne hizmet eden önemli bir temsilciyi ağırlıyoruz. Türkiye’de doğan ve Romanya’da üretim yapan Özler AŞ’nin kurucusu Değerli Özden Özler ile röportajımız başlıyor.
Özler, “Nesiller boyu toprak ile haşır neşir olduk. Adana topraklarında narenciye üretimi ile başladığımız yolculuğa ek olarak, bugün Romanya’da ceviz üretimi yapıyoruz. Narenciye üretimimizle, dünyanın hemen hemen her noktasına ürün gönderen bir satış ağımız var. Bugün, Özler Ailesinde 5. Kuşak ile işlerimizi sürdürüyoruz.” dedi.
Sizi tanıyabilir miyiz?
Ben Özden Özler. 77 yaşındayım. Adanalıyım. Toprakla olan ilişkim ailemle başlıyor. Biz, kuşaklar boyu ziraat yaptık. Bugün, 5. Nesil hem toprağı ekiyor hem de topraktan gelen ürünü katma değerli ürüne dönüştürerek Türkiye ekonomisine katkı sağlıyoruz. Özler AŞ. olarak kızım, oğlum ve ekibim ile beraber anonim şirketimizin tüm süreçlerini yönetiyoruz.
İşinizle ilgili daha ayrıntılı bilgi alabilir miyim?
Özler AŞ. olarak, narenciye üzerine üretim ve paketleme tesisimiz var. Satış ağımız geniş. Dünyanın dört bir köşesine narenciye gönderiyoruz. Avrupa, Uzak Doğu, Arap Yarımadası bizim ürünlerimizi gönderdiğimiz pazarlardır.
Zamanında, Rusya Sibirya’ya dahi, kimse narinceye göndermez iken, soğuk havalı trenlerle göndererek, o döneme göre fark yaratmış bir firmayız.
Ceviz Sektörüne girişiniz nasıl oldu? Hikâyenizi dinleyebilir miyiz?
Sene 2003. Taleplere karşılık vermek için üretim hacmimizi artırmamız gerekiyordu ve buna arazilerimizi genişleterek devam etmemiz lazım idi.
O dönem, toprak edinmek için arayışa girdik. Öncelikle yöremizi araştırdık ancak Adana ve Mersin’de arazi fiyatları çok yüksekti.
Pazarlama faaliyetlerimizi çeşitlendirmek için, yazın da üretebileceğimiz sert çekirdekli meyveler (şeftali, erik vb.) üretmek için toprak yapısı, iklim özelliklerini de göz önünde bulundurmamız gerekiyordu.
Dolayısıyla bizim bütçemize uygun, yaz üretimi yapabileceğimiz ve mevcut pazarlarımızı, müşterilerimizi yazın da besleyebileceğimiz, ulaşım ve transfer olanakları açısından doğru lokasyonda konumlanmış, araziyi arayışlarımız sonucunda, 2003 yılında Romanya- Köstence’de bulduk ve yatırımımızı yaptık.
Köstence Karadeniz’e yakın. Limanı olan bir şehir ve Eski Romanya Devlet Başkanı Nikolay Çavuşeski zamanında şeftali ekiminin teşvik edildiği bir bölge imiş.
Mevcut Arazimizde İtalya’dan getirttiğimiz türlü türlü sert çekirdekli meyveler ile deneme parseller oluşturduk. Çiçeklenme zamanı nasıl oluyor? Bitkiler bahar soğuklarına yakalanıyor mu? Bölgenin ekolojik durumuna 4- 5 sene boyunca analiz ettik.
Bu arada Romanya ile ilgili başka bir bilgi geçmek isterim: “Burası bir hububat ülkesi. Ay çiçeği, buğday ve diğer hububat cinsleri yetişiyor ve Avrupa’nın en büyük tarım arazilerine sahip ülkelerinin başında geliyor. Komünizm zamanında Avrupa Hububat Piyasası orada açılırmış.
Biz çalışmalarımızı sürdürürken, Romanya Avrupa Birliğine girdi. Gençler, erkek nüfus yani iş gücü diye tabir edeceğimiz kesim, diğer Avrupa ülkelerine çalışmaya gitti. Hal böyle olunca, yoğun işçilik isteyen sebze ve meyve üretiminde ileriki zamanlarda işçilik ile ilgili problemler yaşayabileceğimizi tahmin ettik.
Komünizm ile yönetildiği dönemde, bu coğrafyada özellikle yol kenarlarına devlet tarafından bol miktarda “ceviz” ekimi gerçekleştirilmiş. Oraya gittiğimizden itibaren, gördüğümüz cevizlerin gelişimini de gözlemlemeye başlamıştık.
Nihayetinde, tespit ettiğimiz müsbet gözlemler sonucu hedefimizi “ceviz” üretimi yapmak yönünde değiştirdik. Bu hususta daha önemlisi, ceviz üretiminde her uygulamanın tamamen mekanize şekilde yapılması, çok az işçilik isteyen bir ürün olması bizi bu istikamette ilerlemeye teşvik etti.
2010 yılında; ceviz üretimine böylece başlamış olduk!
Peki, 2010 yılında ceviz üretimine başladınız. Ancak konuya bu hızlı girişin ardından, biraz daha detay rica ediyoruz. Özler AŞ. için cevizin serüveni nasıl devam etti?
Ciddi ürün almaya, son iki senedir başladık. Zira ceviz 5- 6 yaşından sonra ürün vermeye başlıyor. Onun neticesinde bugün tam teşekküllü bir ceviz işleme tesisine sahibi olduk. Topladığımız ürünü, işleyen ve paketleyen bir hattımız var.
2010 yılına geri dönecek olursak; ceviz yetiştiriciliğini en başından en doğru şekilde yapmak için çok kıymetli isimlerin kapısını çaldık.
Gazete okuyordum: Türkiye’nin önemli sanayicilerinden “Sayın İshak Alaton’un” bir haberi ile karşılaştım. Haberin başlığı çok ilgimi çekti. Tam olarak şöyle yazıyordu: “Ben 85 yaşından sonra ceviz kıracağım.”
İshak Bey ile iletişime geçtim ve nezaketle karşılık buldum. İstanbul Arnavutköy’deki “Alarko Holding” binasında buluştuk.
İshak Bey’e sordum: “İshak Bey, siz bu ceviz üreticiliğine ne için soyundunuz?” O da dedi ki: “Özden Beyciğim, ben arkadaşımın cevizini kıracağım.” diyerek esprili bir cevap verdi.
Biri üreticiliğini diğeri ise ticaretini yapan iki önemli şahıs ile benim için randevu ayarladı.
Sakarya’da Ataman Çiftliği’nin sahibi “Sayın Vural Ataman” ile dostluğum da bu dönemlerde gelişmiştir. Sayesinde Amerikalı ve İspanyol danışmanlarla tanışarak, çok değerli bilgilere eriştik. Bize yol gösteren ve destek veren değerli Vural Ataman’ın ismini bugün Romanya’daki ceviz bahçemize vererek yaşatıyoruz.
Ceviz Bahçenizde hangi türleri ekiyorsunuz?
Romanya’da bulunan ceviz bahçemizin fidanlığını tesis ederken, aşı malzemelerini İspanya’dan getirttik. Bursa’dan işe aşı işlemini yapacak ustaları ve işçilerimizi getirdik. Ağaçlarımızın olgunlaşma süresi 5-6 sene sürdü.
Bahçemize sık ekim sistemiyle, sıra üzeri 2 cins ağaç ektik. Biri Amerikan tipi ince kabuklu tür olan Chandler diğeri ise; Fransız cinsi Fernor… Aslında hava şartlarına karşı bir önlemdi bu. Fernor, Chandler’a göre, 2 hafta daha geç çiçek açıyor. Dolayısıyla, oluşabilecek bahar (nisan) soğuklarına karşı bir tür önlem almış olduk. Neticede, her iki cinsinde avantaj ve dezavantajlarıyla birbirini tamamlayan bölgemize uygun çeşitler olduğunu anladık.
Geçen sene Fernor cinsi ağaçları, Türkiye’den söküm ekibi getirerek taşıdık ve onları 500 dönümlük bir alana aktardık. Bugün, Romanya’da 1500 dönümlük bir alanda ceviz üretimi yapıyoruz.
Fernor ve Chandler çeşitlerini pazardaki talep durumlarına göre değerlendirir misiniz?
Chandler cinsinin Fernor cinsine göre pazardaki kabulü daha fazla. Çünkü kabuğu daha ince, kırması daha kolay… Fernor cinsi ise kalın kabuklu olma dezavantajına rağmen, kesinlikle daha lezzetli.
Ürünlerinizi nerelere gönderiyorsunuz?
Ben bu yolculuğa çıkarken Amerikalı ve Çinli üreticilerin kulvarında varlık göstermeyi hedefledik. Neticede ileriki tarihlerde onların fiyat ve kalitesi ile rekabet edecektik.
Tarım sektörüne yıllarını veren biri olarak, bizimle bir anınızı paylaşır mısınız?
Çin çok farklı bir ülke. Pek çok kez narenciye satışı konusunda orada bulundum. Etkinliklere katıldım. Hatta narenciye konusunda benden destek isteyen bölge çiftçisine danışmanlık dahi yaptım.
Bir kere, çok kalabalık bir ülke olduğu için toprağı çok iyi değerlendirmek zorundalar. Orada, Türkiye’deki gibi tarım yapılacak düz alanlar, geniş ovalar yok. Dolayısıyla teraslama sistemi ile ekim yapıyorlar. En ufak toprak parçasını dahi değerlendiriyorlar. Mesela; ağaçların altına, yer fıstığı ya da soya fasulyesi ekiyorlar.
Vaktinde, Çin’de limon ekerek üretim yapmak isteyen bir üretici benim bilgimden faydalanmak istemişti. O zaman Çin’de uzun bir süre kalarak, uygun alanı bulmak için arazileri gezmiştim. Toprağa saygıları ve ürüne özenleri beni hayrete üşürmüş ve hayran bırakmıştı.
Limon ağacındaki limonlar dalında iken haşere ve soğuktan korunması için tek tek poşetlenmiş; ağacın dallarından ampül gibi sarkıyordu. Sırtlarında seleler taşıyan işçiler bu limonları tek tek toplayarak sundurmaya taşıyor ve poşetlerinden çıkartıyordu. Ardından ilaçlı sulara batırarak tekrar, teker teker plastik poşetlere sarıyorlardı. Çin’de insan emeği ucuz ve iş gücü çok çok fazla.
Çinli üreticilerin fark yaratan unsuru nedir?
Türkiye ile kıyaslandığında, Çinliler paketleme ve sunum alanında çok ilerideler. Ve ürünlerini bu farka rağmen, çok uygun fiyata satabiliyorlar.