
La Recolte Du Monde Dergisi’nin 28. Sayısında, Mersinden Kadın Kooperatifi Başkanı Sayın Meral Seçer’i konuk ediyoruz. “Atalık Sarı Buğday Projesi” hakkında bilgi aldığımız Seçer, ‘tarım ve üretici kadın gücünü’ merkeze aldıkları bu projenin; ‘tarımsal sürdürülebilirlik, yerel üretici istihdamı ve yerinde doyma kültürü açısından önemine dikkat çekti.
Seçer, “Ata tohumunu en çok ekenler, küçük çiftçiler ve kadın çiftçilerdir. Güvenilir kaynaklardan edinilen istatistiki bilgiler gösteriyor ki; Dünya üzerinde tarımsal üretimi gerçekleştirenler, %80- 90 oranında küçük çiftçilerdir. Küçük çiftçi desteklenmeli ki; Dünya üzerinde tarımsal üretim devam etsin.” dedi.
Sözlerine devam eden Seçer, “Atalık Sarı Buğday ekim alanlarının genişlemesi hedefiyle projemizi hayata geçirdik. Mersinden Kadın Kooperatifi olarak, hasattan pazara kadar olan süreci koordine ettik. Mersin Büyükşehir Belediyesi, Armada Foods, Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü ve kurumsal bir market ile işbirliği içerisinde çalışarak; Mersin’in çiftçisine ve yerel bir ürününe sahip çıktık. Bugün ‘Silifke Atalık Sarı Buğday Köftelik Bulgur’ ve ‘Silifke Atalık Sarı Buğday Pilavlık Bulgur’ çeşitleri tanınırlığı artmış, dolayısıyla talep gören ve artan üretim oranı ile çiftçisini memnun bırakan ürünlerimizdir.”

1.Atalık Sarı Buğday Projesi’ne başlama süreciniz nasıl oldu?
Atalık tohumlar bulundukları yörenin çevre, iklim ve toprak koşullarına uyumlu tohumlardır. Gelecek nesillere aktarılabilmesi için çeşitliliğin korunması, ekilerek çoğaltılması ve paylaşılması gerekmektedir. Atalık tohumlarımıza sahip çıkmak hem geçmişimize hem de geleceğimize sahip çıkmak demektir.
Bu tohumlar; atalarımızdan bugüne kadar gelen ve herhangi bir işleme tabi tutulmamış yerli ve doğal tohumlardır. Besin değeri yüksek olup, kimyasal işlemlerden geçmediği için insan vücudunu zararlı kimyasallardan korur ve bünyesinde barındırdığı lezzeti kaybetmemiştir. Tadı, aroması bir başka güzeldir. Sürdürülebilirdir, çünkü nesilden nesile aktarılabilmektedir.
2020 yılında, Mersin Büyükşehir Belediyesi ve Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü ile birlikte başlatılan ‘Yerel Buğday Çeşitlerinin Yerinde Korunması ve Pazarlanması Projesi’ne Mersinden Kadın Kooperatifi olarak paydaş olduk. Mersinden Kadın Kooperatifi olarak amacımız; atalık tohumların korunması, gelecek nesillere aktarılması ve ulusal alanda tanıtılmasına destek vererek, çiftçinin üretmekten vazgeçmemesine katkı sunmaktı.
Paydaşı olduğumuz bu proje kapsamında; Atalık Sarı Buğday üreten çiftçilerden satın aldığımız buğdayları, pilavlık ve köftelik bulgura dönüştürüp, bunların ulusal pazarda yer almasına vesile olduk. Çiftçilerin ürettikleri buğdaylarına pazar imkanının yaratılması; gelecek yıllarda üretime devam etmelerine ve bu üretime yeni çiftçilerin eklenmesine motivasyon kaynağı oldu.
2.Buğdayın paketlenip satılmasına yönelik girişiminizin yerel ekonomiye katkısı nelerdir?
Çiftçilerin üretimden vazgeçmemesi için ürettiği ürününü pazarlaması ve geliri ile hayatını idame ettirmesi gerekmektedir. Atalık tohum ile üretim yapan çiftçiler için de en önemli sorunlardan bir tanesi; pazarlama ve satıştır.
Son yıllarda tüketicilerin sağlıklı gıda tüketimine eğiliminin artması ve bu gıdalara doğru kanallarda erişme isteği fazlalaşmıştır. İşte bu noktada, Atalık Sarı Buğday’ın pilavlık ve köftelik olarak paketler halinde ‘MERSİNDEN’ markasıyla ulusal pazarlarda yerini alması, sarı buğday ekim alanlarının genişlemesine ve ekonomik değerinin yükselmesine olumlu etki etmiştir.
Yerel üreticilerin, ürünlerini daha yüksek değerle satmaları; gelir artışı sağlamakla birlikte istihdama katkısı ve ata mirasımızın korunması açısından da çok önemlidir.
3.Bu projeyle karşılaştığınız en büyük zorluklar nelerdir ve bunları nasıl aştınız?
Atalık Sarı Buğday’dan ürettiğimiz bulgurları tüketici ile buluşturma noktasında bir takım zorluklar yaşadık. Atalık Sarı Buğday’dan pilavlık ve köftelik bulgur yapmaya karar verdiğimizde bunun üretiminden pazarlamasına kadar olan süreci yönetmek, ulusal tanınırlığını artırmak, tüketicinin ürüne ilgi göstererek almasını ve kullanmasını ya da tüketmesini sağlamak için yapılması gereken koşulları sadece kooperatifin koşulları ile yapmamızın zor olduğunu gördük. İş birliği yapmamız gerektiğinin bilincindeydik. Bu projeye, iş birliğiyle neler yapılabileceğini gösteren örnek bir proje diyebiliriz. Kadın kooperatifi, yerel yönetim ve özel sektörün de içinde olduğu bir iş birliği.
İlk yıl tamamen geleneksel yöntemlerle ürettiğimiz bulgurları, Mersin ve sosyal medya üzerinden başka kentlerdeki tüketicilerle buluşturduk; ama hedefimiz için bu yeterli bir durum değildi. Bulgurların ulusal raflarda yer almasına destek vererek geniş kitlelerle buluşturan “kurumsal bir market” ve üretim hattını bizlere açan Mersin firması “Armada Foods” hedefimize ulaşmamızda çok katkı sundu ve sunmaya da devam etmektedirler. İlk yıl geleneksel yöntemlerle temizleyerek paketlediğimiz ortalama 5ton ürünümüz vardı. Bu yıl ise; Armada Foods’un modern tohum eleme ve paketleme tesisinde ortalama 30ton ürün temizledik. Gıda güvenliği ve hijyen koşullarına uygun bu tesiste yürütülen ürün temizleme ve paketleme süreci bize önemli avantajlar sağladı. Böylece, kurumsal markette yerimizi alarak, son tüketiciyle buluşacak oranda üretim gerçekleştirmiş olduk. Geldiğimiz noktada; dijital platformlarda gerçekleştirdiğimiz satışa ek olarak, yaygın bir marketler zincirinin raflarında yerimizi almaktan da memnunuz.
Kadın kooperatiflerini ve yerel küçük üreticileri destekleyen bu gibi iş birlikleri mirasımıza, geleceğimize sahip çıkmak ve kırsal kalkınmaya katkı sunmak adına çok kıymetli. Özellikle belirtmek isterim ki; bu gibi işbirlikleri sayesinde, ürünü talep gören çiftçimiz üretimi sürdürecek ve gelecek nesiller, “yerinde doyma kültürünü” yaşatırken, topraklarına sahip çıkarak, tarım sektörünün canlılığını koruyacak.
4.Neden ata tohumlarından üretilmiş gıdaları tercih etmeliyiz?
Ata tohumuyla üretilen bitkiler sağlıklı beslenme açısından son derece önemli bir yere sahiptir ve sağlıklı yaşam koşullarına uygundur. Ata tohumu tamamen doğal yollarla üretilen katkısız besindir. Ata tohumu ile yetiştirilen bitkiler vitamin ve mineral değerini koruyarak yetişir. Bu sebeple bu tohumlardan yetiştirilen bitkiler yüksek derecede vitamin ve mineral içerir, mevsimine göre yetişir ve tüketilir. Bu da onların daha lezzetli olmasını sağlar. Doğal koşullarda yetişmeye uygun olduğu için kimyasal gübre ve pestisit kullanımı daha az yaygın olabilir.
Ata tohumu ile üretilen gıdaları tüketmek günümüzde giderek artan sağlık sorunlarına karşı önlem almak açısından da önemlidir. Atalık tohumlarla yetiştirilen gıdaları tüketmek; geçmişe saygı duymak ve geleceğimize yatırım yapmaktır.
Bu tohumlarla üretim yapan çiftçilerin çoğunluğu küçük çiftçiler olup, onların desteklenmesi ile kırsal kalkınmaya ve sürdürülebilirliğe katkımız olacaktır. Bundan dolayı bu gıdaları tercihlerimizde önceliğe almalıyız.
Atalık Sarı buğday, nasıl bir coğrafyada büyüyor?
Ata tohumları ya da coğrafi işaretli ürünler, kendi coğrafyalarına özgüdür. Yani, bulunduğu bölgenin ekosistemi içerisinde, kendiliğinden yetişen ya da özel olarak üretilen ürünlerdir. Bölgenin havası, suyu, toprağı ve insanı bu ürünlere hayat verir. Hal böyle olunca; daha az gübre, ilaç gibi katkı maddelerine ihtiyaç duyarlar.
Mersinimizde, 2020 yıılndan beri, Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin dağıttığı atalık tohum ve gübre; Balandız ve Silifke’de onlarca üretici ile buluşturuldu: Biraz daha detaylandırarak ifade etmem gerekirse Proje; Silifke’nin Balandız Mahallesi’nin ardından Çamlıca, Çadırlı, Cılbayır, Gökbelen, İmamuşağı, Senir, Uşakpınarı, Pelitpınarı, Uzuncaburç, Tosmurlu ve Ovacık mahallelerinde yaşayan üreticilere ulaştırıldı.
Atalık Sarı Buğday; küçük çiftçiler, yaygın olarak da kadın çiftçilerimiz tarafından üretiliyor. Bölgesine adapte olmuş bir tohum çeşidi olduğu içinde, çok az müdahale ile neredeyse kendiliğinden tabiata uyumlu olarak yeşeriyor.
Hasat zamanı genellikle haziran- temmuz ağustos ayları olan Atalık Sarı Buğday, altın rengi ve eşsiz lezzetiyle dikkat çekiyor.
5.Kooperatif’in bu ürünlerle birlikte gelecek projeleri veya kendi işletme planları var mı?
Mersinden Kadın Kooperatifi olarak, bu tür projeleri artırarak devam ettirmek istiyoruz. Belki endüstriyel üretimle rekabet edemeyiz; ancak bu önemli mirası korumak ve gelecek nesillere aktarmak için hep birlikte farkındalık yaratabiliriz. Dünyanın büyük çoğunluğunu küçük aile çiftçilerinin doyurduğundan yola çıkarak; yapılan her projenin ne kadar önemli bir rolü olduğunu anlayabiliriz. Hepimizin yaşanabilir bir dünya için sorumluluğumuz var. Biz de Mersinden Kadın Kooperatifi olarak bu sorumluluğumuzu unutmadan çalışmalarımıza devam edeceğiz.