Mersin’in ekonomik kalkınma sürecinde imzası olan ve girişimleriyle şehrin gelişim yolculuğuna ışık tutan değerli bir ismi Kuru Gıda’nın Efsaneleri Sayfası’nda konuk ediyorum. Ömer Abdullah Özdemir yoğun iş temposuna kısa bir mola verdi ve bütün samimiyetiyle deneyimlerini paylaştı. Kendi yaşam serüvenini anlatırken Mersin’in 80’lerden bugüne geldiği noktayı da özetledi. Mersin Ticaret Borsası Başkanı Ömer Abdullah Özdemir ile röportajım başlıyor.
Ama önce ilk izlenimlerimi sizinle paylaşmak istiyorum: Röportaj yapmak üzere Mersin’deki ofisine gittiğimde güler yüzlü bir beyefendi ile karşılaştım. Onca ünvanı isminin önünde taşımasına rağmen doğallığını ve samimiyetini muhafaza etmişti. Olgun ve görgülü idi. Yaşamışlığını yüzündeki çizgilerden anlamak mümkündü. Saygım onu dinledikçe attı ve neden bu kadar sevilen bir isim olduğunu içten içe daha iyi anladım.
Eğitimi, Ailesi, İş Tecrübesi ve Mersin’e Gelişi…
1955 yılında Amasya’da dünyaya gelen Abdullah Özdemir, orta, lise ve yükseköğrenimini İstanbul’da tamamladı. Galatasaray Lisesi ardından İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Pazarlama Bölümü’nü bitirdi. Amasya’nın büyük tüccarlarından olan ve Ticaret Odası Başkanlığı yapan Babası ile kalarak ticaret hayatını Amasya’da sürdürmek yerine 1980’li yılların başında Mersin’e yerleşme ve burada baharat ihracatı yapma kararı aldı. Abdullah Özdemir, ticaret ile ilişkisini şu sözlerle özetledi: “Ticaret ile uğraşmak aile geleneğimiz. Rahmetli babamın tüccar kimliğinden çok etkilendiğimi düşünüyorum. Ticaretten uzak kalamadım ve onun yolundan ilerledim. Ancak ben bağımsız olmak arzusundaydım ve bu uğraşımı Mersin’de yapma kararı aldım. O günden beri bu güzel şehirde ticaret yapıyorum. ” dedi.
Abdullah Özdemir, 1982 yılında Mersin’e geldi. Turizmci olan eşi Tülin Hanım ile tanışarak evlendi. Onur isimli bir oğlu ve Müge isimli bir de kız evladı olan Özdemir aile saadeti ile iş başarısını birlikte yakaladı. Oğlu, Sistem Mühendisi Kızı ise Moda Tasarımcısıdır.
Mersin Ticaret Borsası Başkanlığı…
Tarihler 1995 yılını gösterdiğinde Abdullah Özdemir şimdilerde Mersin ticaret hayatına önemli katkıları olan Kuruluş, Mersin Ticaret Borsası’nın başkanlığına seçildi. 90’lı yılların ortalarında oturduğu koltuğun hakkını verecek, Kurum’un Mersin’e faydalı olmasını sağlayacak kararlar alacak ve Mersin Ticaret Borsası’nı şehrin en saygın kuruluşlarından biri haline getirecektir. Mersin Ticaret Borsası serüvenini anlatan Abdullah Özdemir, göreve ilk başladığı yıllardaki süreci şöyle anlatıyor: “Bir apartman katında, kimsenin ne iş yaptığını bilmediği bir kurumdu. Şimdi ise bu büyük komplekste hizmet veriyor ve Kentimizin en saygın kuruluşlarından biri olarak saygı görüyoruz. Borsamız üyelerini korumasının ve onlara kaliteli hizmet sunmasının ötesinde, kentimizle ilgili önemli konuların tam merkezinde bir kent kurumudur.” dedi.
Özdemir, Borsa Başkanlığı’nın yanı sıra, VOB Yönetim Kurulu Üyeliği, Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) İcra Kurulu Üyeliği görevlerinde de bulundu ve halen TOBB Ticaret Borsaları Konsey Başkanlığı görevini yürütüyor.
Yoğun iş temposundan söz eden Özdemir “İş hayatımda sorumluluklarım büyük ve çok yoğunum. Günümün büyük bir bölümünü çalışarak geçiriyorum. Aslında itiraf etmek gerekirse; tam bir işkoliğim ve bu konuda eşim ve çocuklarımın gösterdiği sabır ve anlayıştan dolayı onlara teşekkür borçlu olduğumu düşünüyorum. Onların bu yaklaşımı sayesinde bu kadar işi bir arada yürütebiliyorum.” dedi.
İyi bir futbol izleyicisi ve koyu bir Galatasaray taraftarı olan Abdullah Özdemir’in fazla bilinmeyen bir uğraşı daha var: İyi bir pul koleksiyoncusu.
Mersin ve Gelecek…
35 yılını Mersin’e geçirmiş ve Mersin’in ticaret hayatına pek çok katkıları olmuş biri olarak Abdullah Özdemir bizimle şehir hakkındaki düşüncelerini paylaştı. “Mersin bana göre çok güzel bir kent. Bunu laf olsun diye söylemiyorum. Başka kentlerde, mesela İstanbul’da yaşama imkanım olduğu halde, bunu düşünmedim bile. Doğası, tarihi, iklimi ve hepsinden önemlisi sıcakkanlı insanları ile tipik Akdeniz kenti. Burada yaşamaktan mutluyuz. İçinde yaşadığım bu güzel kentin yaşanabilirlik seviyesinin çok daha yukarılara çıkarılması en büyük hedeflerimizden birisi olmalıdır. Bize adet bir nimet olarak verilen doğal güzellikler, bereketli topraklar, tarihi zenginlikler, ılıman iklim, coğrafi konum, çok kültürlü sosyal yapı gibi avantajlarımızı değerlendirebilirsek bu hedefe ulaşacağımıza inanıyorum.
Mersin’le ilgili gelecek hedeflerinden ve izlenecek yoldan bahseden Özdemir sözlerine şöyle devam etti: “Mersin modern bir Akdeniz kenti olabilir. Akdeniz çanağındaki bize benzeyen Barselona, Marsilya gibi kentleri örnek alırsak, gelişim planlarımızı bu doğrultuda çizmemiz gerektiğini kolayca buluruz. Öncelikle Mersin’in avantajlarını düşünelim; tarım, tarıma dayalı hafif sanayi, liman ve lojistik hizmetler ile bir Akdeniz kentinin olmazsa olmazı turizmi yan yana, birbirini engellemeyecek şekilde bir araya getirebilirsek hedefimize ulaşabiliriz.” dedi.
Mersin’in Bugünü…
Abdullah Özdemir’e göre Mersin, turizm dışındaki diğer sektörlerde oldukça yol almış bir şehir. Antalya ile kıyaslandığında Mersin’in bu sektördeki eksiklerini daha net olarak görmek mümkün. İlk olarak tesis alt yapısı son derece yetersiz. Abdullah Özdemir diyor ki: “Kazanlı- Seyhan Turizm Projesi başlatıldı ancak ilerleme yok. Bize göre Mersin’in batısı, Erdemli ’den Anamur’a kadar olan bölge yatırımcılara açılmalıdır. Bu bölge turist çekme konusunda benzersiz avantajlara sahiptir. Dünyanın kaç yerinde denizin içindeki bir kaleye bakan plajlar bulabilirsiniz. Kızkalesi’nde böyle bir özellik var. Ancak bu bölgenin turizm yatırımlarına açılması konusunda karşımıza önemli bir engel çıkmaktadır. Bu bölgede tarihi kalıntılar olduğu için Anıtlar Kurulu yatırımcılara hareket alanı bırakmamaktadır. Bundan dolayı, Anıtlar Kurulu’nun bakış açısını değiştirmesini ve tarihi dokuyla uyumlu projelere zorluk çıkarmaması gerektiğini düşünüyoruz. Aksi takdirde Mersin’in turizm kenti olması bir hayalden öteye gidemez. ” dedi.
Turizmin ilerlemesi için devlete ve yerel yönetimlere çok iş düştüğünü ancak vatandaşların da Mersin için çalışması gerektiğini belirten Abdullah Özdemir, “En büyük zenginliğimiz deniz. Onu temiz tutmak konusunda azami özen göstermeliyiz. Yasak olmasına rağmen denize kanalizasyon atıklarının boşaltıldığını görüyor ve duyuyoruz. Bu konuda hep birlikte mücadele vermemiz gerekiyor.” Şeklinde konuştu.
Mersin’in Çukurova Bölgesel Havalimanı…
Mersin’den Adana Şakirpaşa Havalimanı’na 1,5 saatte ulaşılırken Çukurova Bölgesel Havalimanı tamamlandıktan sonra Mersin’e doğrudan uçuşlar gerçekleştirilebilecek. Bunun yanında bu proje tamamlandığında, charter seferlerine imkan sağlanabilecek. Böylece bölge Dünya’ya doğrudan bağlanabilecek. Abdullah Özdemir Mersin’in geleceği için çok duyarlı ve düşüncelerini bütün samimiyeti ile bizimle paylaşmayı sürdürdü: “Adana ve Mersin aynı bölgenin iki kardeş şehridir. Ancak kardeş olmaları aralarında rekabet olmadığı anlamına gelmez. Biz hep şuna inandık; ülkeler ülkelerle, şehirler şehirlerle yarışır. Önemli olan bu yarışı işbirlikçi bir rekabete dönüştürebilmektir. Çukurova Bölgesel Havalimanı Mersin’i ticari bağlamda güçlendirecek önemli bir yatırım, gerekli bir hamledir.” 35 yılını kalkınması için harcadığı Mersin ile ilgili fikirlerini ifşa etmeye şöyle devam etti: “ Mersin ülkemizin en önemli tarımsal üretim merkezlerinden biridir. Bitkisel üretimde ve seracılıkta ikinci sıradadır. Limon, çilek, muz gibi ürünlerin üretiminde birincidir.” dedi.
Bakliyat Ticaretinin Merkezi Mersin…
Abdullah Özdemir, “Tarım hem milli gelire (%20) hem de istihdama çok önemli katkı sağlamaktadır. Mersin’de kayda değer bir bakliyat üretimi olmamasına rağmen, ülkemiz bakliyat endüstrisinin, ticaretinin ve ihracatının merkezi Mersin’dir. Mersin bu yönüyle sadece ülkemizin değil Dünyanın’da sayılı ticaret merkezleri arasındadır.” yorumunda bulundu.
Mersin Narenciye Festivali…
Mersin Ticaret Borası koordinatörlüğünde ve yerel yönetimlerin maddi desteği ile her sene Mersin Narenciye Festivali düzenleniyor. Özdemir, “Mersin Türkiye’nin narenciye üretiminde, ticaretinde ve ihracatında da ilk sırada yer alıyor. Mersin Narenci Festivali oldukça orijinal bir festival olma özelliği taşıyor. Narenciye ürünlerinin bizzat kendisi süsleme unsuru olarak kullanılmaktadır. Bu yönüyle ülkemizin ilk ve tek festivalidir. Tam bir görsel şölendir. Festivale katılan 20’den fazla yabancı gösteri grubu da ayrı bir renk katmaktadır.” dedi.
Mersin’de Sanayileşme…
“Mersin sanayileşme sürecinde geç kalmıştır. Bizimle aynı ölçekteki illerle kıyasladığımızda bu durum net olarak gözükmektedir. Bu durum ile ilgili en açık gösterge Organize Sanayi Bölgesi (OSB) sayısıdır. Mersin’de 2 OSB var iken çevremizdeki iller bu sayıyı ikiye, üçe katlamayı başarmıştır.” Şeklinde konuşan Abdullah Özdemir, Mersin’in ileriki dönemlerde doğru ekonomik hamlelerle daha da gelişeceğine güveninin tam olduğunu da belirtti.
Hayalimdeki Mersin…
Abdullah Özdemir, “Kentiçi ulaşımın sorun olmaktan çıktığı, kentsel dönüşümünü tamamlamış, kent merkezinden bile rahatça denize girilebilen, denizi görmeyen ve denize girmeyen hiçbir vatandaşın kalmadığı, şehir içindeki derelerin ıslah edilerek çevrelerinin park haline getirildiği, kent merkezinin doğusunun sanayi ve lojistik sektörlerinin yoğunlaştığı, batısında ise tarım ve turizmin öne çıktığı, her yıl milyonlarca yabancı turistin geldiği, kentte yaşayanların bunu bir ayrıcalık olarak gördüğü ve bundan dolayı Mersinlilik bilincinin geliştiği, kenti oluşturan dinamiklerin kentin ortak çıkarları için kenetlenerek kent lobisini oluşturduğu bir Mersin’dir.” diyerek sözlerine son verdi.
“La Recolte Du Monde, sayfalarında Mersin’e gönül vermiş değerli bir ticaret adamını ağırlamaktan mutluluk duymuştur. Sn. Ömer Abdullah Özdemir’e verdiği röportajdan dolayı teşekkür ederiz.”