İSRAİL, HİBRİT TOHUM ÜRETİMİNDE NASIL BU KADAR GELİŞTİ?

Ekran Resmi 2015-06-22 11.50.46

İsrail, kıt doğal kaynaklarla nüfusunu doyurma kaygısı yaşayan bir ülke; Tarımda bilimsel araştırmalar ve teknolojik yatırımlarla geleceğe yönelik olumsuz senaryoları silecek önlemler alıyor. Ülkede 1970’lerden beri bu alanda önemli çalışmalar yapıldı ve çok yol kat edildi. Şunu söylemek yanlış olmaz: “Tohum,  yeni sulama teknikleri ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yaptığı yatırımla İsrail, dünyaya iz bırakmaya hazırlanıyor.”

İsrail, Orta Doğu Bölgesi’nin karmaşık politik yapısının ortasında doğal kaynakları oldukça kıt bir coğrafyada kurulmuştur. Bununla birlikte 1948’de kurulan İsrail, güçlü bir ekonomiye sahiptir. Su sorunu yaşayan, topraklarının büyük bir bölümü çöl olan İsrail, kalabalıklaşan nüfusunu doyurmak için bilimsel teknolojik araştırmalara yatırım yaparak ve inovatif fikirler geliştirerek önemli tohum üreticilerinden biri konumuna gelmiştir. İsrail, bugün Tarım alanında AR- Ge Araştırmalarına yılda 12 Milyar Dolar yatırım yapmaktadır. Bu yatırımı gerçekleştiren kesimler %85 özel sektör, %12 ise yüksek öğretim kurumlarıdır.

Türkiye, domates ve biber tohumunu İsrail’den almaktadır.

Türkiye Tohumcular Birliği verilerine göre Türkiye, 2015 yılı itibariyle 200 Milyon Dolar tohum ithalatı yapmıştır. Bu bedelin 13 Milyon Doları İsrail’e hibrit tohum karşılığında ödenmiştir. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre ise, 12 kalemde tohum farklı ülkelerden ithal edilmiştir. Ülkemiz en ciddi kalemler olan domates ve biberi ise İsrail’den temin etmiştir. Domates tohumu için 9.8 Milyon Dolar, biber tohumu için ise 2.1 Milyon Dolarlık alışveriş İsrail’den yapılmıştır.

“Tohum” önemli bir ekonomik metaya dönüşmüşken ve belli başlı ülkelerin önemli ihracat kalemi iken şunu söylemek de fayda var: Türkiye bir kilogram (bir paket) tohum satın almak için 3800 kilogram domates satmalı. Çünkü tohumdeğerli. Neden mi değerli? O uzun çalışma saatlerinin, eğitim, zeka, inovatif fikir ve bilimin eseri.

Tohum devlet, üniversite ve özel sektör işbirliğinde geliştirildi.

Tohumu üniversiteler geliştiriyor. İsrail’de çölün tam ortasına kurulmuş bir üniversite var: İsrail’in ilk Başbakanı David Ben Guorin tarafından kurulmuş ve yine onun ismini taşıyor. David Ben Guorin, ülkenin çölle kaplı kalbine insanların yerleşmesi için bu bölgenin teknoloji ile yaşanabilir bir hale dönüştürülebileceğine inanmış ve bunu bilimin ışığında geçekleştirmek üzere de 1969 yılında kendi adını taşıyan üniversiteyi kurmuş.

Bugün güneş enerjisi ve sulama teknolojileri üzerine makaleler yazan dünyanın en önemli 5 üniversitesinden biri olarak kabul edilen David Ben Guorin Üniversitesi’nde  AR- GE çalışmaları aralıksız sürüyor. İsrail 2020’ye kadar enerji üretinin %10’unu güneş enerjisinden elde etmeyi planlıyor. 2016 yılına kadar İsrail’de bu amaca hizmet edecek 100 yeni firmanın kurulması planlanıyor. Su teknolojileri üzerine üretim yapan 200 firma var ve 2 milyar dolar ihracat yapmak üzere dünyanın çeşitli yerleri ile anlaşma yapmış durumda.

İsrail, Damla Sulama Sistemi ile suyun tek damlasını ziyan etmeden, çok ürün veren özel üretilmiş tohumlarını kullanarak tarımsal üretim yapıyor ve halkını doyuruyor. Ayrıca geliştirdiği bu tarım teknolojilerini – Ki bunun içine tohum da giriyor.- Dünyaya satarak gelir de elde ediyor. Yani İsrail iki kere kazanıyor. Bilim çevrelerince ileri sürülen “Gelecek savaşları, susuzluk ve açlık yüzünden çıkacak” argümanına İsrail hazırlıklı ve geleceğe bu yaklaşımıyla iz bırakacak ülkelerden biri olacak gibi görünüyor.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir