La Recolte Du Monde 9. Sayısında, genç yaşına rağmen önemli işler başarmış bir ismi ağırlıyor. Türkiye’nin bakliyatta önemli paket markalarından olan, Yayla Bakliyat Hammadde Satınalma Müdürü Davut Cesur ile röportajımız başlıyor.
Davut Bey sizi tanıyabilir miyiz?
Doğma büyüme Ankaralıyım. Ancak aslım Çankırı’dır. Yayla Bakliyat’taki geçmişim 8 yıl öncesine dayanır. Son 5 yıldır da Yayla Bakliyat’ın Mersin’de bulunan tesisinde görev yapıyorum. Satın Alma Müdürü olarak görevlendirilmeden önce uzun yıllar Muhasebe Müdürü olarak çalıştım.
Yayla Bakliyat paket ürünleriyle son tüketicinin bildiği, tanınan bir marka. Bununla birlikte bu kuruluşun müdürü olarak bize Yayla Bakliyat’ı anlatır mısınız?
Yayla Bakliyat, “Yaşam Senin, Sağlıklı Kal” sloganıyla gıda sektöründe yerini almış bir kuruluş. 1983 yılında “Durukan Gıda” ismiyle gıda sektörüne giriş yapmıştır. Ankara Merkez Fabrikası, Çankırı Çeltik Fabrikası, Mersin Fabrikası ve Gönen Çeltik Fabrikası’nda üretim yapmaktadır. 500’den fazla tecrübeli çalışanı vardır. Fortune 500 Listesi’ne 2010 ve 2014 yıllarında girmiş başarılı bir kuruluş olarak Yayla Bakliyat, Kanada, Rusya, Almanya gibi ülkelerde temsilcilikler açmıştır ve global ölçekli çalışmaktadır.
Yayla Bakliyat’ın dağıtım ağından söz eder misiniz?
Yayla, bugün Türkiye’nin 81 ilinde 50 binden fazla mağazada satış yapmaktadır. Yine Türkiye genelinde 65 bayilik sahibidir.
Yayla Bakliyat bünyesinde işlenen ürünlerden söz eder misiniz?
Pirinç, mercimek, fasulye, bulgur çeşitleriyle Yayla Bakliyat, paket satışlarında iddialı bir markadır. 500 gr’dan 10 kg’a kadar yastık paket çeşitlerinden; 5kg’dan 1000kg’a kadar olan çuval çeşitlerine kadar tüketiciye geniş bir tercih olanağı sunmaktadır. Ayrıca; nohut, barbunya, börülce, patlayan mısır, buğday Yayla Bakliyat’ın çalıştığı diğer bakliyat ürünleridir.
Yayla markalı küp ve toz şekerler de marketlerdeki yerini almıştır. Tüketici, farklı gramajlarda ürünleri ihtiyacına göre edinebilir.
Yayla Bakliyat’ın ithalat yaptığı ülkeler nereleridir?
Kanada, Saskatchewan; Almanya, Köln; Rusya Krasnador’da temsilciliklerimiz bulunuyor. Bu kıtalararası ofislerimiz aracılığıyla 40’dan fazla ülkeyle ihracat ve ithalat yapıyoruz.
Yıllık üretim kapasiteniz hakkında bilgi verir misiniz?
Fabrikalarımızda yıllık üretim kapasitemiz; Mersin 420 bin ton, Gönen 50 bin ton, Çankırı 40 bin ton ve Ankara fabrikamızda 400 bin tondur.
Sayın Davut Cesur, Paketlenmiş Gıda Pazarı’nda, Türkiye’nin lideri olma iddiasını taşıyan bu kuruluş’un Mersin Fabrikası Satınalma Müdürüsünüz. Görevinizi bize özetler misiniz?
Ben Son 1,5 yıldır Yayla Agro’da “Hammadde Satınalma Müdürüyüm.” Yurtiçinden tedarik ettiğim ürünün; işlenme aşamasından satışa hazırlanarak fiyatlandırılmasına kadar bütün süreci yönetiyorum. Bunu yaparken de Yayla Bakliyat’ın 30 yıldan bu yana sahip olduğu şirket değerlerini düşünerek kaliteyi önceliyorum. Ben oturduğum masa önemli ve kritik. Çok yüksek meblağlara yön veriyoruz. Patronlarıma güven verdiğim için mutluyum. İleriye dönük hedefim ise; bu kuruluşta yükselerek Yayla Bakliyat’ın Genel Müdürü olmak.
Tecrübenize dayanarak sektör ile ilgili bazı sorular sormak istiyorum. Bir fabrikanız da İpsala’da bulunuyor. Pirinç üzerine çalışıyorsunuz. Bölge çiftçisinin son dönemde girdiler nedeniyle üretimde zorlandığını duyuyorum. Sizin bölge ile ilgili gözlemleriniz nelerdir?
Benim gözlemim de bölgedeki pirinç üreticisinin zorlandığı yönünde. Ancak sadece o bölgede değil, bakliyat alanında üretim yapan ve iletişim halinde olduğum çevreleri gözlemlediğimde; pirinç gibi nohut ve fasulye üreticisi de sıkıntıda.
Çünkü gübre, tohum, mazot gibi girdiler çok yüksek. Üstelik bölgedeki çiftçimiz güçlü birikimi olan kişiler değiller. Ürettiğini o yıl satmazsa büyük sorun yaşıyorlar.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi dışında.
Güneydoğu Anadolu çiftçisi dışında dediniz. Nasıl?
Güneydoğu Anadolu’da ekonomik olarak güçlü bireyler tarıma yatırım yapıyor. Kenarda birikimi olan insanlar tarım ticaretinin içinde. Tabi şu da var; işi bilen de bilmeyen de işin içinde bundan dolayı piyasada dalgalanmalara sebebiyet verebiliyorlar
Aslında bu sene kırmızı mercimekte bu durum yaşandı ve piyasaya yeterli ürün akışı olmadığı için tutukluk yaşandı.
Geçen sene 4TL’den mercimek satıldı. Bu sene de 2- 2,5TL’den fiyatlar açıldı. Hal böyle olunca, stokçular ürünü, daha yüksek bir bedelden satmak için tuttu. Günlük 100 araba Mersin’e gönderilirken, 25-30 araba gönderildi. Sonuçta; bu durum Mersin’de dönen piyasayı kastı. Piyasa 2,5TL iken malı el altından 2,7TL’den alımlar yapıldı.
Aslında mercimek mayıs ayının 20’sinde çıkmaya başladı ve ürün rekoltesinin bu yıl; 450 bin ton civarı olduğu söyleniyor. Devlet 2016 yılında baklagiller ekimini dolayısıyla da mercimek ekimini çok destekledi. Hibe verdi. Bu da köylüyü ekmeye yöneltti. Piyasanın böyle kasılmasının tek nedeni stokçular!
Ama sonuçta; çiftçi gene kazanmadı, stokçu kazandı. Tabi tüm stokçular değil.
Hesap edemedikleri, piyasada fiyatı etkileyen birçok faktör var. Bunu göz ardı ettiler. Bundan dolayı da stoğa girip şu aralar mercimek fiyatlarının gerilemesinden ötürü büyük sıkıntıya düşecek stokçular da olacaktır.
Mercimek üretiminin Türkiye’deki geleceğiyle ilgili ne düşünüyorsunuz?
Benim öngörüm, Türkiye deki mercimek üretimi devlet destekleri ve çiftçi kazanmaya devam ettiği sürece her geçen yıl daha da iyi olacaktır diye düşünüyorum.
Kırgızistan yatırımınızdan söz eder misiniz?
Yakın dönemde Kırgızistan’da tesis yatırımı gerçekleştirdik. Bölgede yetişen fasulyeyi ön temizleme yaparak çuvallayacak ve Mersin Limanı üzerinden Dünya’ya servis edeceğiz. Tesis, ortalama 10 ton/saat ürün çalışacak.
Gelecek hedefleriniz nelerdir?
Yayla Ailesi olarak, 2017 özel tasarım paket çalışmalarımız olacak. İnovatif düşünmeyi ve köklü bir kuruluş olarak sektörde öncü işler yapmayı sürdüreceğiz.
Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Ülkemiz için sıkı çalışıyoruz. Hem yurtiçinde hem yurtdışındaki çalışmalarımızla sektördeki gücümüzü koruyacak, ülkemize kazandırmaya devam edeceğiz.