COŞAR, “BUĞDAYLIK TOHUM ‘İMREN’ İLE İYİ BİR ÇIKIŞ YAPMAYI PLANLIYORUZ.”

coşar

Coşar Tarım, Yozgat’ın Boğazlayan İlçesi’nde tohum sektörüne yatırım yapmış bir kuruluştur. Coşar Ailesi’nin yönetimindeki şirket,  kendi tarım arazilerinde ekim yapmakta ve tesislerinde yüksek kapasitede buğday tohumu eleyerek piyasaya sunmaktadır.

Coşar Tarım’ın kuruluş hikayesini ve Şirket Yöneticisi Sayın Gökhan Coşar’ın gelecek planlarını konuştuğumuz röportajımız başlıyor.

 

Sizi tanıyabilir miyiz?

1974 yılında Yozgat Boğazlayan’da dünyaya geldim. İlk, orta ve lise tahsilini Boğazlayan’da tamamladım. Uludağ Üniversitesi İktisat Bölümü’nden mezun oldum. Mezun olduktan sonra Yozgat’a dönerek aile şirketimiz olan, Coşarlar Tarım Ürünleri’nde görev aldım.

Neden tarım sektörü?

Babam, Yozgat İlçe Tarım Müdürlüğü’nde Ziraat Mühendisi olarak görev yapmış. 86 yılında oradan emekli olduktan sonra ticarete atılmış ve petrol istasyonu işletmiştir. Daha sonra 2004 yılında hazır beton tesisi, 2010 yılında da taş ocağı işletmeciliği yapmıştır. Tarım sektörüne girişimiz ise 2010 yılından sonra oldu.

Neden tarım? sorusuna geri dönecek olursak; Çünkü, geleceğin mesleği olduğunu düşünüyorum. Dünya nüfusu sürekli olarak artıyor ve ekilebilir tarım arazileri de giderek azalıyor. Bununla birlikte tarım teknolojilerindeki –özellikle tohum- akıl almaz gelişmeyi de göz ardı edemeyiz.

Biz de önce Yozgat Boğazlayan’da tarım arazisi aldık, 20 bin dönüme ekim yapıyoruz; ardından da 3 yıl önce tohum eleme tesisi kurduk. Buğday tohumu üretiyoruz. Tesisimizde 4bin m² kapalı alanımız var. Saatte 10 ton ürün eleyebiliyoruz.

Sertifikalı tohum hakkındaki görüşlerinizi alabilir miyim? Ürünleriniz hakkında bilgi verir misiniz?

Kendi arazimizde ekim yapıyoruz. Sertifikalı tohum kullandığımızda %10 ila %15 oranlarında verim artışı gözlemledik. Birincisi tohumu az ekiyoruz ve böylece tohum maliyetini aşağı çekiyoruz. İkincisi ise, verimi yüksek olduğu için fazla ürün alıyoruz. Sertifikalı tohum ülke ekonomisine çift kere katkı sağlıyor.

Sertifikalı tohum geliştirmek için “Ankara Araştırma Enstitüsü” ile çalışıyoruz. Ankara Araştırma Enstitüsü’nün “İmren” adını verdiği bir buğday tohumu var. İmren’in tüm hakları 5 yıl boyunca bize ait. Bu sene ilk denemesini yaptık.  Verimlilik oranı oldukça başarılı: Sulu arazide dekar başına 900kg alabiliyorsunuz.

Türkiye’de genellikle makarnalık buğday ekilir; ancak biz çiftçilerimizin “ekmeklik buğday” ekmeleri için yönlendirmelerde bulunuyoruz. Bu hedefimizi hayata geçirmek için “Trakya Tarım” ile işbirliği içerisindeyiz. Trakya Tohum, büyük bir tohum araştırma enstitüsü. Tohum alanında geliştirmiş oldukları yaklaşık 20’ye yakın çeşitleri var. Trakya Tarım’ın geliştirdiği 7 ekmeklik buğday çeşidini belirledik. Bunun 3 tanesini -Kağan, Bisante ve Ganos- bu sene üreteceğiz.

Ayrıca yine Ankara Araştırma Enstitüsü’nün Kızıltan, Çeşit, Kenan Bey, Burak Bey (Arpa Cinsi) üretiyoruz.

İmren ile ilgili biraz daha bilgi alabilir miyiz sizden?

İmren bir makarnalık buğday çeşidi.  Daha önce de belirttiğim gibi Ankara Araştırma Enstitüsü’nde 2009 yılında tescil edildi.  Bu sene iddialı bir çıkış yapacağını düşünüyoruz. Sulu tarım koşullarında dekar başına 900kg ürün veriyor. Kardeşleşme yeteneği diğer pek çok türden daha fazla. Öngörüm şu ki; bu ürün yaygınlaşırsa memleketteki rekolte oranı artar. İç Anadolu Bölgesi, tarım arazisi bakımından geniş. İç Anadolu’da Konya ve Karaman şehirleri. Belirlediğimiz ilk bölge burası. İkinci bölge, Kahramanmaraş ve yöresi olacak. Sonra Türkiye’nin her yerine dağıtmayı planlıyoruz. İmren’in üçüncü yılında tutunacağını düşünüyorum.

Türk çiftçisi alışkanlıklarından kolay vazgeçiyor mu? İmren’i tercih etmeleri için ne gibi çalışmalar yapmayı planlıyorsunuz?

Çiftçi, kağıt üzerindeki verilere göre davranış sergileyemiyor. Yani ürünü deneyerek karar vermesi gerekiyor. Bu  nedenle, çiftçiden,   belirli bir oranda önerdiğimiz tohumdan tarlasına ekmesini istiyoruz. Tohum, mazot ve gübre desteğinde bulunuyoruz.

Tohum Tesisinizde saatte kaç ton ürün üretiyorsunuz?

Tesisimizde saatte 10 ton buğday tohumu üretiyoruz. Tesisimiz tam otomasyonlu bu nedenle insan gücünün yerini makineler almış durumda. Tesisimizde sadece 4 kişi görevli. Kendi nakliye araçlarımız ile transfer işlemlerimizi yürütüyoruz.

2019’da çeşitlerimizi artırarak nohut ve fasulye üretimi yapacağız. Sertifikalı tohum üreteceğiz. Bu süreçte, AR- GE çalışmalarımızı üniversitelerimiz ile sürdürüyoruz. 2018 planlarımız arasında yaklaşık 4 bin ton sertifikalı tohum üretmek var. 2019 yılında da yeni tohum çeşitlerimizi üretirsek üretim kapasitemiz 10 bin tona kadar çıkacak.

İhracat olur mu?

İhracat olmaz. Çünkü yurtdışında kendi toprak ve iklim şartlarına daha uygun tohum çeşitleri var. Bizim İmren’i tercih etmemizdeki neden, yerli bir buğday olması; Türkiye’de üretiliyor olması; verim, kalite ve protein değerlerinin yüksek olması. Ayrıca dışa bağımlı olmamak ve kendi topraklarımıza uygunluk noktasında “imren” kesinlikle tercih sebebi.

Tesisinizi kurarken devlet desteği aldınız mı?

Ben hem çiftçiyim hem de yatırımcıyım. Bu noktada Devletimizin çiftçiye verdiği desteği yeterli buluyorum. Dekara 17- 18TL mazot ve gübre desteği alıyorum. Buğdaya ton başına 50TL prim alıyoruz. Devlet, Dünya Piyasasında ofisleri kullanarak bizi tüccara boğdurmuyor. Fiyatlarımız genelde yüksek düzeyde kalıyor. (Tam olarak ne demek?)

Yatırımcı açısından bakarsak da, tesis kurulurken inşa süreci için %50 hibe verdi.  Dolayısıyla kendi koyduğumuz sermayeden %40 ila %50 oranında bir meblayı geri almış olduk.

Tarım Kredi Kooperatifi ve Panko Birlik ile de sözleşmelerimiz var. İmren’i ve diğerlerini bu iki kuruluşa satıyoruz. Kalitemize güveniyoruz, standartlara uygun tohum üretiyoruz.

Topraklarınızda ne tür gübre kullanıyorsunuz? Kaliforniya solucanı ile ilgili ne düşünüyorsunuz?

Biz kimyasal gübre kullanıyoruz. Ayrıca, son dönemde Devletin desteklediği “Çatak Projesi’ne de dahil olmaya başladık. O bölgelerde hayvan gübresi kullanıyoruz. Araziyi taştan temizliyor ve gübre atıyoruz. Devlet bu uygulama için dekar başına 60- 65 hatta 130TL’ye kadar destek verebiliyor.

Solucan Gübresine gelecek olursak; bölgemizde üreticileri var. Kullanmamız için teklifte bulundular, Ancak bizim bölgemizde henüz kullanan yok.

Solucan Gübresi daha çok yaş sebze ve meyve üretiminde, seracılıkta kullanılıyor. Hububat ürünlerinde fiyatların düşük olması nedeniyle, solucan gübresi kullanımı çok maliyetli oluyor.

Çiftçimize şunu tavsiye ediyoruz;  Devlet de aynı şeyi tavsiye ediyor: İyi bir çiftçinin hayvan işletmesi de olması gerekiyor. Hayvandan elde ettiği atığı tarlasında kullanması öneriliyor. Eğer çiftçimiz zaten bu şekilde yön alırsa; kimyasal gübre ya da diğer alternatiflerin kullanımına gerek kalmayacaktır. Devletimiz IPARD ve KKYDP kanalıyla bu projeyi hayata geçirmek isteyenlere destek veriyor. Böylece çiftçilik ile hayvancılığı birleştiriyor.

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir