TORONTO – KANADA
31 Ocak, 2018
21.ci yüzyılda gıda sektöründe küresel rekabet ve ihracat dijital teknoloji ve yeniliklerden hızla etkilenmekte. Sanayi 4.0 sektördeki bu yeniliklerden ileri gelen bir örnek. Peki, nedir Sanayi 4.0?
Son yıllardaki üç teknolojik gelişme Sanayi 4.0 ve akıllı fabrika (smart factory) konsept ve uygulamalarını tetikledi. Sanayi 4.0 (1) kablosuz internet (wifi) ağları, (2) yapay zeka, ve (3) dijital algılayıcı (digital sensors) sistemlerin yeni ve özgün “üçlü kesişim” noktası. Bu “olmazsa olmaz” üç faktör bir araya gelmeden Sanayi 4.0’dan bahsetmek mümkün değil. Dijital algılayıcıların fiyatlarının giderek düşmesi, yapay zeka, ve internet ağlarının küresel olarak eş zamanlı genişlemesi ile birlikte Sanayi 4.0 uygulamaları gıda sektöründe ve fabrikalarda ön plana çıkıyor.
Türkiye ve küresel iş dünyasında yoğun ilgi gören Sanayi 4.0 gezegenimizdeki – canlı ve cansız – her şeyin yapay zeka ve internet ağları ile biri birine bağlanıp iletişim halinde olduğu bir dünya öngörüyor. Sanayi 4.0 aynı zamanda Dördüncü Sanayi Devrimi olarak adlandırılıyor. Teknoloji ve sanayi tarihini kısaca hatırlarsak, Birinci Sanayi Devrimi 18 ve 19.cu yüzyılda buhar gücünün geliştirdiği tekstil ve demir sanayilerini, ve kırsaldan kentsele toplumsal dönüşümü yarattı. İkinci Sanayi Devrimi 20.ci yüzyılın başında elektrik gücü ve telefon gibi icatları, kitlesel üretim, çelik ve petrol sanayilerini oluşturdu. Üçüncü Sanayi Devrimi 20.ci yüzyılın ikinci yarısında bilgisayarlı üretim otomasyonunu getirdi.
Sanayi 4.0’ın temel taşı olan akıllı fabrikalar insan değerleri ve teknolojinin hızlı ve sorunsuz bir şekilde bağlanması (otomasyonu) tezi üzerine kurulmakta. Akıllı fabrikalarda tarladan ham madde – üretim – pazarlama zincirlerinin dijital algılayıcılar ve yapay zeka ile süper entegre sistemler olarak gerçekleşmesi mümkün.
“Makina yapan makina” (metal plakaları kesebilen araçlar gibi) mottosu altında tanınan uluslararası Alman şirketi Trumpf ve oluşturduğu Sanayi 4.0 platformu Axoom akıllı fabrikalarda tüm makina ve insan değerlerinin süper entegrasyonu ve otomasyonunu sağlıyor (https://www.trumpf.com/en_INT/products/smartfactory/). Rutin, tekrarlanabilir, yaratıcı olmayan görevler robotlara bırakılıyor. İnsanlar ise daha yenilikçi işlere odaklanacak zaman bulabiliyor.
Farkındalık gerektiren önemli bir nokta Sanayi 4.0’ın ürünlerin ve fabrika üretim süreçlerinin barkodlanması ile karıştırılmaması. Sanayi 4.0 barkodlamadan farklı olarak dijital algılayıcılar ve wifi internetten faydalanarak canlı ve eş zamanlı üretim ve ürün haritalarını akıllı fabrikalarda oluşturuyor ve yapay zeka ile hemen analiz ediyor.
Küresel rekabet ve ihracat açısından, Sanayi 4.0 kurumsal, bölgesel, fiziksel ve zaman sınırlarını tanımıyor. Wifi internet, dijital algılayıcılar ve yapay zeka sayesinde Mersin’de bir üretici fabrika başka bir zaman dilimindeki bir ülkede tüketiciler için lojistik optimizasyonu yapabiliyor.
Gıda sektöründe sıklık ile göz ardı edilen diğer bir nokta da sağlık ve tıp sektörü ile olan doğal sinerjiler. Gıda ve beslenme hem koruyucu hekimlik hem de hastalıkların tedavisi için bir olmazsa olmaz. Dolaysı ile sağlık sektöründeki Sanayi 4.0 uygulamaları tarım sektörü, çiftçi ve diğer üreticiler ve gıda mühendislerini de ilgilendiriyor.
Örneğin, Amerika Birleşik Devletlerinde 2017 yılının sonunda dijital algılayıcı ile donanmış yeni bir ilaç Sanayi 4.0 çerçevesinde sağlık ve tıp sektöründeki ilk uygulamalardan (https://www.fda.gov/NewsEvents/Newsroom/PressAnnouncements/ucm584933.htm). Şizofreni ve bazı depresyon hastalarında kullanılan dijital algılayıcı içeren bu “dijital ilaç” otomatik olarak hasta bağırsağından doktor, hasta yakını veya hastaya ilacın vücuda alındığına dair akıllı telefona teyit mesajı atabiliyor. Algılayıcı taşıyan bu dijital ilaç etiksel açıdan tartışmaya açık olmasına rağmen, Sanayi 4.0 ve “her şeyin her şeye bağlandığı” yeni ve cesur bir dünyanın da hemen önümüzde olduğunun bir belirteci.
Gıda ve bitkisel ürün sektörünün ilaç ham maddelerinin önemli bir kısmını sağladığını hatırlarsak, Sanayi 4.0 tarım, gıda ve ilaç sektörleri arasında ülkeler ve sektörler arası önemli köprüler kurmamızı sağlayabilir.
Sanayi 4.0 “sinir sistemini” oluşturan dijital algılayıcı ve yapay zeka donanımlı “akıllı şeyler” hızla artmakta. Teknoloji araştırma şirketi Gartner’ın analizine göre 2017 senesi sonunda dünyadaki akıllı şeylerin sayısı – telefon ve bilgisayarlar hariç – 8 milyarı geçti. Örneğin, yapay zekalı sürücüsüz arabalar, nabız ölçer spor malzemeleri; ne kadar terlediğinizi ve vücudunuzdan su kaybını belirleyen akıllı kumaştan yapılmış giysi veya kol saatleri; evdeki kediniz ve sokaktaki arabanızın konumunu eş zamanlı belirleyen sanal takip sistemleri; mutfaktaki akıllı poşette bitmek üzere olan süt ve içme suyunu ev sahibine bildirip, bir yandan da süpermarkete yeni su ve süt siparişi veren yapay zekalı algılayıcılar artık bilim kurgu değil, günlük hayatın bir parçası. Yapay zeka ise dijital algılayıcılar ile toplanan büyük verinin (Big Data) bağımsız analizini sağlıyor.
Intel’in tahminlerine göre, 2020 yılında akıllı şeylerin sayısı 200 milyarı geçecek. Bu şu anlama geliyor. Akıllı telefon ve bilgisayarımıza ek olarak gezegendeki ortalama akıllı şey sayısı 2020 yılında kişi başına 26’ya ulaşabilir!
Sanayi 4.0 tasarım ilkelerine dayalı böyle bir dünya hayal değil, ve hayat akışı içerisinde giderek normalleşmekte. Elle dokunup hissettiğimiz “fiziksel dünya” ile wifi internet, yapay zeka ve dijital algılayıcıların oluşturduğu “sanal dünya” arasındaki sınırlar giderek belirsizleşiyor ya da kalkmak üzere.
Aşırı otomasyon ve süper entegrasyon gibi Sanayi 4.0 temel tasarım prensipleri “akıllı hastane”, “akıllı şehir” ve diğer kurumlar veya araçlar (akıllı araba, akıllı ev gibi) için de an itibarı ile genişletiliyor. İrlanda’nın Dublin şehri de akıllı şehir olma yolunda hızla ilerliyor. Wifi internet ve dijital algılayıcılar sayesinde şehrin herhangi bir zaman diliminde eş zamanlı olarak canlı cansız tüm şeylerin hareket haritasını çıkarmak, örneğin, trafik, gıda ve enerji yönetişimi için, mümkün olabilecek (http://smartdublin.ie/about/).
Öte yandan Sanayi 4.0 hakkında henüz cevaplanmamış sorular da var. Her gün Linkedin hesabınızdan sizinle bağlantı kurmak isteyen tanımadığınız herkesi gelişi güzel (“at torbaya dursun” yanlış mantığı ile) Sanayi 4.0 bağlantı ağınıza almak yerine, az ama güvenilir kişiler ile bağlanmayı, ve hatta bağlantısız kalmayı tercih etmenizin, farkında olmadığımız pratik, ilkesel ve etiksel avantajları olabilir mi? Sorgulanmamış gelişi güzel tasarlanmış bağlantı ağlarının karanlık tarafı var mı? Yapay zeka ve dijital algılayıcılar ile donanımlı sürücüsüz taksi ve kamyonlar, sürücülük ile hayatlarını kazananların gelir ve mesleklerini nasıl etkileyecek?
Gıda sektörü akıllı şehir ve Sanayi 4.0 uygulamaları ile küresel rekabet gücünü artırabilir. Sanayi 4.0’den beklenen süper entegre sistemler ve otomasyon bir çok sanayici, inovasyon etiği ve yönetişimi ile ilgilenen düşünürü, gıda sektöründeki C-seviyesi yönetici ve yatırımcıyı yakından ilgilendirmekte.
Dr. Vural Özdemir Kimdir?
Dr. Vural Özdemir İzmir Bornova Anadolu (1978-1981) ve Ankara Fen Lisesi’nde (1981-1984) eğitim gördü. Hacettepe İngilizce Tıp Fakültesi’nden 1990 yılında mezun oldu. Yüksek lisans (1994) ve doktora (1998) eğitimini kişiye özel tıp alanında Toronto Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde tamamladı.
2008 – 2012 yılları arasında “Bilim ve Toplum” bağımsız düşünürü olarak teknolojilerin siyasi bilim ve sorumlu inovasyon stratejileri açılarından 360 derece değerlendirilebilmesi için sosyal bilim, teknoloji yönetişimi ve uzgörü (foresight research) eğitimi aldı ve 150’dan fazla uluslararası İngilizce makale, kitap bölümü ve gazete yorumu (Op-Ed) yayınladı.
2008-2010 yılları arasında Kanada Sağlık Bakanlığı’nda sağlık ürünleri güvenliği konusunda akademik danışman olarak görev yaptı. 2010 yılında McGill Üniversitesi’nde doçentliğini sosyal bilim, inovasyon politikaları ve stratejileri alanındaki çalışmaları ile kazandı.
Dr. Özdemir Amerika Birleşik Devletleri’nde (New York) SCI-endeksli ve disiplinlerarası OMICS: A Journal of Integrative Biology dergisinde 2013 yılından itibaren Baş Editör ve Genel Yayın Yönetmeni olarak görev yapmaktadır. Seattle merkezli DELSA Küresel Açık İnovasyon ve Bilgi Dönüşüm Platformunun kurucularındandır.