Türkiye, tarımsal kooperatifleşme konusunda istikrarı yakalamış bir ülke değil. Sistemli ve yaygın bir kooperatifleşme yakalamak için gerekli bilinç seviyesine sahip bir köylü kitlesi de yok. Kooperatif geleneğinden yoksunuz. Oysa gelişmiş ve tarım ülkesi olarak anılan ülkelerin hemen hemen hepsinde bu alanda güçlü bir alt yapı var.
Kooperatif Nedir? Kooperatif; ortak ekonomik, sosyal, kültürel ihtiyaç ve istekleri müşterek sahip olunan ve demokratik olarak kontrol edilen bir işletme yoluyla karşılamak üzere gönüllü olarak bir araya gelen insanların oluşturduğu özerk teşkilattırlar. (Uluslararası Kooperatifler Birliği)
Kooperatifler tüm ülkelerde mevcuttur ve Dünya genelinde 1 milyardan fazla insana hizmet ettikleri tahmin edilmektedir. Birçok farklı biçimde ve tüm sektörlerde faaliyet göstermektedirler.
Kooperatifler; ihtiyaç duyuldukları her yerde kurulabilmeleri avantajına sahip olmaları nedeniyle yoksulluğun azaltılmasında etkin bir araçtırlar. Ayrıca birçoğu, sosyal ve ekonomik destek sistemlerine, eğitim, sağlık, sigorta, kredi ve diğer gerekli hizmetlere erişim sağlamada önemli katkılarda bulunmaktadır. (http://koop.gtb.gov.tr/)
Türkiye’de Tarımsal Alanda Sistem Nedir? Türkiye’de işleyen tarım sistemi üzerinden geçinen yaklaşık 5 Milyon kişi var. Bu sistemin yerini kooperatifleşmenin alması halinde pek çok meslek yok olabilir. Sistemin ana aktörleri şöyledir: “üretici, simsar, aracı, esnaf, tüketici” Tüketiciye gelene kadar 3 farklı elden geçen ürünün maaliyeti artıyor. Türkiye’de şimdilerde mazot 4.5 lira, tohum, ilaç ve gübre yurtdışından temin ediliyor.
Sonuç; Dünya Tarım Örgütü’nün (FAO) istatistiklerine göre Dünya genelinde gıda fiyatları son 5 yılda düzenli olarak düşerken Türkiye’de gıda fiyatlarında enflasyon yaşanıyor.
Türkiye’de yaygın bir kooperatifleşme geleneği yok. Çiftçi bireysel kararlar alıyor ve simsarlarla satış fiyatını belirliyor. Doğrudan pazara satmak gibi bir düşüncesi de yok. Demokratik kararlarla ve sistemli olarak işleyen bir sistemin parçası olmak da istemiyor. Çünkü simsarın önerdiği sıcak paraya ihtiyacı var. Kooperatifin kararlarını ve bir süre sonra elde edilecek kazançlı geliri hesaplamıyor.
Tarımsal ürünlerde Devlet eliyle bir planlama yok! Dolayısıyla ekilecek ürün ve fiyatları spekülatif olarak belirleniyor. Köylü çok gelir getireceğini tahmin ettiği ürünü ekiyor. Devlet eliyle bir yönlendirme ve planlama yapılmadığı için bir yıl içerisinde hangi ürünün ne oranda üretileceği de önceden saptanamıyor.
Dolayısıyla üretim ve ihtiyaçlar dengesi düzgün kurulamadığı ve hesaplanamadığı için yıl içerisinde bazı ürünlerde enflasyon yaşanırken bazıları da piyasaya az oranda ve pahalı olarak sürülüyor.
Peki ülkemizde hiç mi kooperatif yok? Var ancak küçük ölçekli ve sayıca az.
Bir Örnek: TİRE SÜT KOOPERATİFİ HAKKINDA
Başlıca faaliyeti süt toplama ve pazarlama olan Tire Süt Kooperatifi, 1967 yılında birkaç süt üreticisinin bir araya gelmesi ile kurulmuştur. Günümüzde Bölgenin ve Türkiye’nin en büyük süt toplama kooperatifinden birisi olan Tire Süt Kooperatifi, son yıllarda yaptığı atılım ile ortaklarına ve Türkiye hayvancılığına birçok önemli katkılar sağlamıştır.
Tire Süt Kooperatifinin Üç Ana Misyonu Bulunmaktadır.
- Kooperatif ortaklarına üretim yapmalarını sağlayıcı tüm girdileri kaliteli ve en ekonomik koşullarda temin etmek,
- Ortaklarının kaliteli üretim yapmalarını sağlamak,
- Üreticilerin ürünlerini en iyi şekilde işleyip ve pazarlayarak daha fazla kazanç elde etmelerini sağlamaktır.
2002 yılında yeni yönetim ve idari kadrosuyla yeniden yapılanma içerisine giren Tire Süt Kooperatifi, süt kalitesinde önemli iyileşme sağlamış ve üretim maliyetlerini de en aza indirgemiştir. Kooperatif tarafından yürütülen yapısal politikalar sayesinde kooperatifin özvarlığı artmış ve kooperatif ortakları daha iyi hizmet alır hale gelmiştir. (http://www.tiresutkoop.com/)
Neden Kooperatifler hemen dağılıyor? Kooperatifin belirlediği fiyatın üzerinde fiyat teklif eden simsarlar var. Ve Çiftçi hemen para kazanmak istiyor. Çünkü varlığını sürdürmek için gerekli birikime çoğunlukla sahip değil.
“Kimseye söyleme ve yüksek fiyatta bana sat!” yönlendirmesi ile küfe küfe ürün simsarlar tarafından satın alınıyor. 1 kişi 5 kişi, 100 kişi derken bir bakıyorsunuz sisteme direnemeyen kooperatif üyesi mevcut sistemin içerisine çekiliyor.
Sonuç, yok olan kooperatifler!
Kooperatif ve komünizm sorunsalına gelince; İşçi, çiftçi örgütlenmelerini eski bir düşünsel alışkanlıkla komünist düzenin parçası olarak algılayanlar var. Oysa tarımsal alanda ve diğer pek çok alanda kooperatifleşme gelişmiş kapitalist toplumlarda görülüyor.
Birkaç örnek vermek gerekirse; Danimarka, Avrupa Kıtasının en kapitalist ülkesi… %98 oranında kooperatifleşme var. Şirket mantığı ile yönetiliyor. O kadar geniş ölçekli ve yüksek karlılık oranına sahip ki; yönetim kurulu, onu denetleyen sayıştay ve danıştay mekanizmaları var. Bu mekanizmanın altında bir hukuk sistemi, hukuk sistemindeki kararları eleştiren bir halk meclisi var.
Çiftçiye kooperatif tarafından bir yıl önceden ürününden elde edilecek gelirin tavan& taban fiyatı veriliyor. Çiftçi ne kadar kazanacağını ürünün ne kadarının iç ne kadarının dış piyasaya gireceğini biliyor.
Amerika, Almanya, Hollanda gibi ülkelerde %90 oranında kooperatifleşmiş. Türkiye’nin bu kültürü edinmesi bu bereketli topraklardan daha yüksek oranda gelir elde etmek ve köylünün zenginleşmesi demek.
Türkiye’nin efendisi köylülerin sistemde en çok kazanan olması için kooperatifleşme gerekli!