Günümüzde şehirler çok kalabalık ve köyler gittikçe tenhalaşıyor. Şehir, teknolojinin kucağında gelişen sanayi ve mimariyle evrilirken köyler ve köylülük cazibesini yitiriyor. Şimdi göçle büyümüş ve devamında rahatsız edici şekilde kalabalıklaşmış şehirlerin insanları bir zamanlar taşradandı.
Peki neden taşrada kalmadık? Neden köylü kalmadık? Neden köylerimiz de şehirlerimiz kadar gelişmedi? Oysa milletin efendisi için pek çok fikir üretilmişti. “Cumhuriyetin İdeal Köy Projesi” bu fikirlerden biri idi.
Bir toplumu bütün hücrelerine kadar kalkındırmanın ve demokratik bir toplum oluşturmanın yolu kalkınma hareketine topraktan başlamaktan geçiyor. Bugün gelişmiş şehirlere sahip, sanayileşmiş ülkelerin ekonomik ve sosyal alt yapısını tarımsal üretim oluşturuyor. Hammadde anlamında zengin ve kendine yeten ülkeler teknolojiyi tarımda kullanarak üretimini artırırken hem kendine hem de dünya ülkelerine hammadde tedarik eder durumda.
Tarım Hollanda, Fransa, Amerika, İspanya gibi ülkeler için ciddi bir iş ve kesinlikle her biri dünyada marka değerine sahip bir ürün sahibi. Fransa’nın coğrafi işaretli rokfor peyniri, bağlarından elde ettiği özel mahsul üzümlerden yapılmış şarapları gibi… Hollanda’nın Konya büyüklüğünde denize sıfır seviyesinde sonradan doldurulmuş topraklarında lale büyütmesi ve Dünyanın her yerine limanlarından göndermesi gibi… Üstelik taşra hayatı şehri aratmak şöyle dursun, doğallığı ve yaşam şartları ile fark atmış durumda. Bu şehirlerde tarım eğitimli insanların yaptığı karlı bir ticari aktivite ve kesinlikle başarılı iseniz zenginlikle eş algılanıyor.
Dünyanın en bereketli topraklarına ve iklimine sahip Türkiye’de durum ne? Köy ve köylü deyince aklımıza ne geliyor? Elimizdeki kaynakları sonuna kadar kullandığımızı iddia etmek güç… Sistem kurmak ve uygulamak gerekli. Türkiye’de bugün, 5 milyar hektar tarıma uygun arazinin 3/1 kullanılıyor ve 24 milyon hektar ise tarıma uygun. İhtiyacımız olan planlama ve kendini döndüren, bağımsız ve güçlü bir sistem… Peki hiç mi düşünmedik? Düşündük: “Cumhuriyetin ilk kurulduğu yıllarda düşünülen “İdeal Köy Projesi” buna iyi bir örnek.
Cumhuriyetin İdeal Köy Projesi, Atatürk’ün denetiminde 1923- 1937 yılları arasında planlanmış bir projedir. Atatürk köylünün kalkındırılması ve eğitimi için devrim niteliğinde kararlar almış ve projeler hayata geçirmiştir. İdeal Cumhuriyet Köyü Projesi, Türkiye’nin tabandan kalkınması için önemli bir projedir.
Bu projenin amacı çağdaş ve çevreci bir köy yaratmaktır. Çevre Planlaması ile de dikkat çekici projede plan dairesel formdadır ve merkezden çevreye doğru yollar ile bölünmüştür. Planın tam merkezinde bir anıt bulunmaktadır. Merkezin hemen sağına “Köy Meydanı” yerleştirilmiştir. Köy Meydanı’nda ise “Köy Parkı” ve “Çocuk Bahçesi” vardır. Bu iki bölümün çevresinde ise oyun yeri, telefon, itfaiye, çeşme, havuz ve tuvalet göze çarpmaktadır. Planın sağında, en dış çemberden dışa doğru açılan alanda çok geniş bir koruluk vardır. Koruluğun sonundaki çayın kenarında kuzeyde değirmenler, güneyde ise “yaş ve kuru yonca ile hayvan pancar tarlası” görülmektedir. Planın sağ üst köşesinde “Hayvan mezarlığı” ise dikkat çeken bir ayrıntıdır. Sol üst köşede “Asi Mezarlık” vardır. Planın yine sol üst köşesinde “Kireç ve Taş Ocakları”na yer verilmiştir.
Bu akıllı proje ile birinci geçim ve gelişmişlik kaynağı tarım olan bir toplumun temelleri atılıyordu. Kalkınma ve aydınlanmayı tabandan başlatan merkezinde insan, hayvan ve doğa olan akıllı bir proje.
Kendine yetebilen ve istikrarlı olarak gelişen köyler hedefleyen proje, 1923- 1937 yılları arasında bazı pilot bölgelerde uygulanmıştır. Gelişimin temelden başlaması hedefinin yanında ikinci bir hedef, uzun vadede ülkedeki bölgesel eşitsizliği kaldıracak toprakların verimli kullanılması ve fakirliğin önüne geçmek yatıyordu. Herkese daha iyi bir iş ve yaşam sağlayabilecek, sosyal ve kültürel anlamda adaletli bir birikimin önünü açacak bir proje olacaktı.
1934 yılında Trakya Bölgesi’nde 200 civarında köy bu proje için pilot bölge olarak seçilmiş ve uygulamalarına başlanmıştır. “Üreten Köylü, Milletin Efendisidir!” sözüyle tarıma ve çiftçiye verdiği önemi anlatan Atatürk bu sözün altını verdiği destekle doldurmuştur. Aşar Vergisinin Kaldırılması, Köylüye Tohumluk Dağıtılması, Toprak Reformu, Halk Evleri, Köy Enstitüleri, İdeal Köy Projesi birbirini tamamlayan ve toplumu toprak üzerinden kalkındırma çabalarının adımlarıydı.
Bugün diğer pek çok proje gibi İdeal Köy Projesi de tarihteki yerini aldı.