Toros Agro: Küresel Bakliyat Tedarikinde Güçlü Bir Oyuncu

Toros Agro, bakliyat sektöründe kalite ve güveni ön planda tutarak faaliyet gösteren önemli bir firma. Küresel tedarik ağını ve üretim kapasitesini her geçen gün artırarak sektörde kendine sağlam bir yer ediniyor. 2016 yılında küçük bir üretim alanında faaliyete başlayan şirket, geçen 9 yılda önemli bir büyüme göstererek, bugün 5000 metrekarelik modern tesisinde hizmet veriyor. Şirketin kurucusu Arif Tanrısevsin ile gerçekleştirdiğimiz bu röportajda; firmanın gelişim sürecini, Türkiye’deki bakliyat üretimini ve sektörün geleceğini ele aldık.

Sizden Toros Agro’yu öğrenebilir miyiz? Toros Agro, 2016 yılında Mersin’de kuruldu. 450 metrekarelik bir alanda bakliyat tedarikçisi olarak Kuru Gıda Sektöründe hizmete başladı. Geride bıraktığı 9 yılda; bilgi birikimi, satış ağı ve iletişim ağı anlamında büyüterek, 5000 metrekarelik bir üretim alanına taşındı.

Bugün itibariyle, çift hat üzerinde eleme, temizleme ve paketleme işlemini yapmaktadır. Hem büyük firmalar hem de kendi için bakliyat ürünlerini çuvala sokuyor. Fason üretim ile birlikte toplam, yıllık ortalama üretim kapasitesi 10 bin tondur. Toros Agro, 17 çalışanı ile hizmet vermektedir.

Ürünleri nereden temin ediyorsunuz? Kazakistan, Kanada, Rusya, Özbekistan gibi ülkelerden ağırlıklı olarak ürün alıyor, transit ticaretini yapıyoruz. Günün şartlarına göre işleyerek iç pazarda da satışını gerçekleştirebiliyoruz.

Türkiye’deki bakliyat üretimi ile ilgili görüşleriniz nelerdir? Türkiye’deki bakliyat çeşitlerinin üretimi yıldan yıla farklılık gösteriyor. Geçen sene az olan nohut, mercimek 2024 yılı itibariyle yüksekti. Bu sene kayda değer bir fasulye üretimi var.

Ancak üretimin artması için çalışmalar devlet eliyle yapılmalı! Devlet desteği ve yönlendirmesi ile ekim ve üretim planlanmalı! Çiftçilere verilen teşvikler iyileştirilmeli! Böylece kayda değer üretim oranları yakalanabilir.

Bölgesel tarım ve bölgesel ekim çalışmaları planlı bir şekilde hayata geçirilirse ve çiftçiye ürünlerini alım garantisi verilirse, bakliyat üretiminin sistemli şekilde artacağını düşünüyorum.

Bu seneki üretim üzerinden bir örneklendirme yapmak istiyorum: Bu sene, ürün çeşitliliği oldukça iyi idi. Her ürün mevcuttu ama ihracat kotası da vardı. Hal böyle olunca; geçen seneki fiyatların aşağısında bir pazar oluştu. Yani ihracat kotası nedeniyle piyasalarda oluşan ortam, çiftçiye kazandırmadı. Ürün fazlası yaşandı; mal iç piyasada değerini bulmadı; değerine satılamadı. Oysa iç piyasa için fazla olan ürünler, tüketilmeyen ürünler –ticari emtia- ihraç edilmelidir. Kar etmeyen çiftçi seneye aynı ürünü ekmez. Enflasyonu dengelemeyi çalışırken, çiftçiyi üretimden soğutmak doğru değil.

Bakliyat işleme tesislerinde teknolojinin kullanımı ile ilgili görüşlerinizi alabilir miyim? Elek, taş ayırma makinesi gibi makinelerin temel çalışma prensibinde bir fark yoktur. 10 yıl önce ne ise temel olarak aynı mantıkta çalışmaktadır. Ancak makinelerin üretim kapasitesi artmıştır. Bunda da renk ayırma makinelerindeki teknolojik ilerlemenin payı büyüktür.

Teknolojinin yenilikçi bir yaklaşımla evirilmesi ve kapasitenin artması Türkiye’de bakliyat üretimini artırmamıştır. Teknolojik gelişime bakliyat ekim ve üretimi de eşlik ettiğinde bu alanda bir başarı yakalanır.

Ayıca üretim de başarı için, tohum teknolojisi de önemli bir etkendir: Dönüm başı 100 kg aldığınız bir malı, 500 kg almaya başladığınızda bu başarıdır. Bugün teknoloji ülkemizde iyi durumda ama üretimde artış yakalanmadığından eksik…

Mobil toprak analizi sistemine geçilmesi, tarımsal verimliliği artırmak için çok önemlidir. Fransa ve Hollanda gibi tarımda başarılı ülkelerde bu sistem etkin bir şekilde uygulanmakta ve çiftçilere bölgeye özel ekim stratejileri sunulmaktadır. Türkiye’de de benzer bir sistem geliştirilmelidir.

Makine üretimi arttıkça bakliyat işleme tesisleri yaygınlaştı. Görüşlerinizi alabilir miyim? Türkiye’de alanımızda makine üreticisi çok başarılı firmalar var. Mesela,AKY Technology bugün dünyanın 85 ülkesine makine gönderiyor. Türkiye’nin 81 ilinde ihtiyaç duyan yerel üreticiler, tesis edinerek üretim yaptığı yerde eleme işlemini de yapıyor. Bu sektör için önemli bir gelişmedir.

Böylece yerel üretici de aracısız pazara dahil olmuştur; ihracat yapabilecek kapasiteye gelmiştir.

Bu nedenle; tekrar özellikle değinmek istiyorum: Devletimize çok iş düşmektedir. Bakliyat üretiminde alım garantisi vermek, çiftçiyi üretime teşvik eder. Çiftçiye tarım kredi kooperatifleri aracılığı ile gübre, tohum, benzin desteği artırılmalı; tohum ıslah çalışmaları hızlandırılmalıdır. “Mobil toprak analizi” sistemine geçilmeli ve yerinde tatbik edilerek, yine yerinde, köylüye toprak ve tohum üzerine eğitim verilmelidir.

Devletçe desteklenen çiftçi üretir ve teknoloji sonuna kadar kullanılırsa, Dünya Bakliyat Pazarında, Türkiye’nin önünde kimse duramaz!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir