Türkiye Futbol Tarihine adını altın harfler ile yazdıran Değerli Sinan Kaloğlu ile 23. Sayımızda keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Kaloğlu, “Futbola Türkiye’de Boluspor Kulübü altyapısında başladım. İlk kez Boluspor’da profesyonel olduktan sonra sırasıyla Aliğa Belediyespor, Marmarisspor, Altay, Beşiktaş, Diyarbakırspor, Manisaspor, Bursaspor,Vfl Bochum, Vitesse Arnhem, Karabükspor, Antalyaspor, Elazığspor, Kayseri Erciyesspor ve son olarak Mersin İdmanyurdu takımlarında oynadım. A ve Ümit milli takımlara yükselerek milli formamızı giyme başarısını gösterdim. Uefa A diplomasına sahip futbol antrenörüyüm.
Neden Akademi?
Futbol yaşamımda herşey bir hayal ile başladı. Hayallerimin takımında oynamayı ve tüm sevdiklerimi gururlandırmayı istedim. İsteklerimi gerçekleştireceğime çok inandım ve çok çalıştım. Küçük yavrularımızın ve genç kardeşlerimin düşüncelerini, isteklerini ve en önemlisi hayallerini çok iyi biliyorum. Birçok şeyi başarmış bir abileri, hocaları olarak onlara yol göstermek, tecrübelerimi aktarmak ve kısacası hayallerine kavuşmasında yardım etmek istiyorum. Akademimiz çocuklarımızı önce iyi insan sonra iyi sporcu düşüncesi ile topluma kazandırmak üstüne kurulmuştur.” dedi.
Sizi tanıyabilir miyiz?
1981, Tunceli Ovacık Doğumluyum. Evli ve iki kız çocuk babasıyım. Türkiye’de pek çok Futbol Kulübünde oynadım. 10 yaşında başlayan futbol serüvenimi, 36 yaşında son 3 buçuk sezonumu geçirdiğim Mersin İdman Yurdu’nda sonlandırdım. Türkiye’de bir çok kulüpte oynadım; bunlardan biri Beşiktaş idi. Milli Takımda ve Şampiyonlar Liginde yeşil sahadaki yerimi aldım. Avrupa Liginde, Dünyada da Almanya ve Hollanda Takımlarında top koşturdum. İyi bir kariyerim oldu diyebilirim. Şimdi aktif olarak futbol oynamasam da niye futbol için yepyeni çalışmalarım ve yeni kariyer hedeflerim var.
Yeni kariyer hedefinizden bahseder misiniz?
Antrenörlük yapmak istiyorum. 4 sene boyunca eğitimlerimi aldım. B ve A Kurslarımı bitirdim. A Lisans Sahibiyim ve Pro’yu almak için çalışıyorum.
Son bir senedir de Almanya’da ikamet ediyorum. Burada bir futbol akademisi kurdum. Çocukları erken yaşlarda keşfederek eğitmek hedefimiz ve ileride bu akademiyi bir kulübe dönüştürmek ve ulusal maçla çıkmak da bir diğer hedefimiz. Adım adım ilerliyoruz.
Okulunuzu açmak için neden Almanya’yı seçtiniz?
Öncelikle Almanya, futbolda söz sahibi önemli bir ülke… Burada şartlar ve altyapı çok iyi imkânlar sunuyor. Eğitim, tesisleşme, futbola bakış açısı ve yaklaşım, sahalarda oynanan futbolun kalitesi ile bu ülke göz dolduruyor. Almanya, dünyaya tabir- i caiz ise futbol ihracatı yapıyor. Ben de bir Türk olarak Almanya’da başarılı işlere imza atmak ve adımdan söz ettirmek istiyorum. Almanya’da marka olursam, Dünyada da söz sahibi olurum. Okul şu an pandemi yüzünden aktif değil. Ancak bir bu süreci, altyapımıza yatırım yapmak için değerlendirdik. Saha inşaatımız sürüyor. Sinan Kaloğlu Spor Okulu’nda 16 senelik bir planımız var. Her yaş kategorisi için eğitimlerimiz olacak. En alt kategoride yaş 5- 6. Eğitim alacak gruplarda en büyük yaş ise 17.
Almanya’da Türk oyunculara bakış açısı nasıl?
Türkiye olarak yurtdışına çok oyuncu göndermeye başladık. Bu güzel bir gelişme. Ben Almanya’ya transfer olduğum yıllarda Türkiye’den Almanya’ya transfer olan 8 oyuncudan biriydim. Avrupa’daki kulüplerin Türk oyunculara yaklaşımı biraz farklı… Şöyle ki; saha bilgisi, futbol duruşu ve taktiksel eksiklikler olduğu kanaatindeler. Duygusal yaklaşımlar sergileyebiliyorlar. Oysa Avrupa’da sahalarda yüzde yüz profesyonellik bekleniyor. Ben Almanya’nın Bohcum Futbol Takımı’na transfer olmadan önce kulüp yönetimi takıma uyum gösterip göstermeyeceğimden emin olmak için uzun süre kişiliğimi araştırmışlar. Ben transfer olduktan sonra ise performansımdan memnun kalarak referans olabileceğim Türk oyuncu olup olmadığını sordular. Ben de çizdiğim imaj ile başka arkadaşlarıma yol açmış oldum.
Dünden bugüne hangi takımlarda oynadınız?
Türkiye’de; Bolu Spor, Altay Spor, dört büyüklerden Beşiktaş, Bursa Spor, Vestel Manisa, Diyarbakır, Karabük Spor, Kayseri Erciyes Spor, Elazığ Spor; yurtdışında Almanya Bochum ve Hollanda’da Vitesse takımlarında top koşturdum.
Fenerbahçe’de oynamamanıza rağmen isminiz bu takım ile sıklıkla anılıyor? Nedenini sorabilir miyim?
Türkiye’de Fenerbahçe’ye en çok gol atan oyunculardan biriyim. Sanırım bu nedenle; ismim bu değerli takım ile anılıyor. Tabi diğer takımlara da attım fakat Fenerbahçe ile müsabakalarımızda rekorları egale ettik. O sezonlarda Fenerbahçe’nin uzun süre yenilmezlik rekorları vardı. Benim attığım gol ile yenildiler. 2003 yılında Altay Spor’da iken, Altay Kulübü lig tarihinde ilk defa Fenerbahçe’yi İstanbul’da 1-0 yendi. 2006 yılında Fenerbahçe kendi sahasında oynuyordu. Bursa Spor formasını giyiyordum ve kendi sahalarında 1- 0 yenerek galip geldik.Ardından o sezon Fenerbahçe’yi yine kimse yenemedi. 37 maç boyunca Fenerbahçe hep galip geldi. Sonra yine karşılaştık. 2 gol attım ve yine sadece o maçta yenildi.
Oyunculuğunuz ile ilgi pek çok yazı okuduk. Top sürüşünüz çok övülüyor. Bu yönünüzü de sizden dinleyebilir miyiz?
Ben süratli bir oyuncu idim. Kaleye dikine oynardım. Topu aldığımda doğrudan kaleye giderdim. Top hakimiyetim iyi idi ve çabukluğumu kullanırdım. 16 sene tercih edilen bir oyuncu oldum. Birinci ligde, süper ligde oynadım. Daha iyisi olabilirdi ancak, bazı şansızlıklar ve sakatlıklar yaşadım.Yine Vestel Manisa da oynuyordum. Fenerbahçe’de şampiyonluğa ilerliyordu. 1 maçta 3 gol attım ve öbür hafta Fenerbahçe şampiyonluğu bıraktı. Fenerbahçe çok değerli bir takımdır ve taraftarları da beni sever; hep onlar tarafından takdir görmüş ve alkışlanmışımdır.
Sahalarda en mutlu ve en mutsuz olduğunuz an ne idi?
Sahalarda en mutlu olduğum an, 2006- 2007 Futbol Sezonu, Bursa Spor’da oynarken Beşiktaş’a bir gol attım. O gün Anneler Günü idi. Ben de gol atacağıma o kadar emindim ki; formamın içerisine giydiğim tişörtün üzerine kalp çizerek “Annem” yazdım. Rahmetli Annem İzmir’de maçı izliyordu. Gol attıktan sonra formamın altından tişörtümü gösterip kameralara doğru koştum. Taam akımdaki gibi olmuştu. Maçın skoru da 3-0 bizim galibiyetimizle bitti. Sahalarda beni üzen an ise; çapraz bağlarımın kopmasıdır. Çünkü neredeyse bir buçuk yıl futbol oynayamadım. Bu kötü olay 2010 yılında Hollanda takımında top koştururken oldu.
Bu sene sahalarda en beğendiğiniz oyuncu hangisidir?
Beşiktaş, Hatay Spor, Alanya Spor beğendiğim takımlar. Mesela Alanya Spor’un opanif yani topa sahip olarak oyun kurmaları ilgimi çekiyor. Hatay Spor bu sene süper lige yükseldi ve yeni bir takım ama başarılı futbolcuları var. Pnopenza başarılı bir oyuncu. Büyük takımlarda bu sene büyük başarı gösteren görmedim.
Antrenör olmak için yol alıyorsunuz, peki sizi etkileyen antrenörler kimlerdir?
Liverpool FC Teknik Direktörü Jürgen Klopp, çok yüksek bir enerjiye ve heyecana sahip. Manchester United FC Teknik Direktörü Pep Guardiola ise felsefesi ile örnek aldığım isimler. Benim de arzum, dünya çapında bir antrenör olmak. Bunun için çok çalışıyorum; eğitimler alıyorum. Şimdi Almancamı geliştiriyorum. Ben Tunceli’den geliyorum ve benim memleketimde herkes okur- yazardır. Biz de böyle bir felsefenin içerisinde büyüdük. Güçlü beşeri ilişkiler kurmak, bilgiyi aramak ve yardımlaşmak geldiğim coğrafyanın özünde var.
Bakliyat tüketiyor musunuz?
Takımlarda şöyle bir gelenek vardır. Müsabaka sonrası takımlar tesislere götürülür ve hep birlikte yemek yenilir. Menüde ana yemek olarak baklagillerden kuru fasulye ya da nohut ve pilav ile turşu vardır. Bu lezzetlere ayran eşlik eder. Biliyorsunuz; bakliyat çeşitleri bitkisel protein içerir. Haftada iki gün mutlaka menümüzde bakliyat bulunur.