La Recolte Du Monde Dergisi 14. Sayısı’nda Türkiye’ye ve özellikle de Gaziantep iline önemli hizmetlerde bulunmuş bir ismi ağırlıyor: Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Başkanı Sayın Fatma Şahin.
Gaziantep’in Dünya Gastronomi Kenti olarak UNESCO tarafından tesçillenişinden Antep fıstık ürününün şehir içi önemine; il çiftçisine verilen destekten bulgur festivaline kadar farklı konularda sorularıma cevap veren sayın Fatma Şahin’e burada bir kere daha teşekkür ediyor ve röportajımıza başlıyoruz:
Değerli Fatma Şahin sizi tanıyabilir miyiz?
Gaziantep’te 3 çocuklu bir ailenin kızı olarak dünyaya geldim. Çocukluğum Gaziantep’in merkezinde yer alan Boyacı Cami’nin orada geçti. Gaziantep’in kendine has mimarisi, geleneksel Antep evlerinin yer aldığı bir mahallede, Gaziantep kültürü ile büyüdüm. Annem ev hanımı, babam işçi emeklisidir.
Liseyi, Kız Meslek Lise’si, matematik- fen bölümünde okudum. Daha sonra İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümünü kazandım. 4 yıl içerisinde bitirdim. Okuldan mezun olur olmaz hemen Antep’e dönüp iş aramaya başladım. Konukoğlu’nun boyahanesinde işe başladım, 15 yıl beraber çalıştım.
Hayat arkadaşımı, yol arkadaşımı burada tanıdım. 40 gün içerisinde de evlendim. O gün vermiş olduğum 40 gün içerisinde evlenme kararı, bana her zaman fayda sağlamıştır. Eşim İzzet Bey, her zaman bana destek olmuş, dostum olarak, fikirlerini önemsediğim ve birçok konuda akıl danıştığım arkadaşım olarak yanımda olmuş, iş hayatımda, siyaset hayatımda en büyük yardımcım, dayanağım olmuştur.
AK Parti Kurulduğunda eşimle beraber “gidelim, partiye üye olalım, çalışalım; üstümüze düşen neyse gereğini yapalım” dedik, aldığımız bu karar beni bu günlere getirdi. Tabi o zamanlar siyasette kadın sayısı parmakla gösterilecek kadar az, hele de Gaziantep’te. Parti 1. yaşında erken seçim kararı almış, milletvekili aday adaylığının da son günü. Toplantıda basın mensubu arkadaşlardan birinin Ahmet Uzel’e Gaziantep’ten milletvekili adayı gösterecek misiniz? diye sormasıyla 7. Sıradan milletvekili adayı oldum, ardından Genel Merkez Kadın Kolları Başkanı ve derken Kurucu Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı olarak hizmet ettim. Şimdi de Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı olarak Gaziantep’e, hemşerilerime hizmet etmekteyim.
Gastromasa Konferansı, 2 Aralık 2017 tarihinde İstanbul’da düzenleniyor. Gaziantep de, 2016 yılında UNESCO’nun Yaratıcı Şehirler Ağı’na gastronomi alanında dahil olmasıyla ön plana çıktı. Konferansta bulunacak mısınız? Üstlendiğiniz misyonu ve bu konudaki gelecek planlarınızı bizimle paylaşır mısınız?
Biz hem doğuyuz, hem de batıyız. Biz medeniyetlerin harmanlandığı bu topraklarda birlikte zengin, birlikte güçlüyüz. İlahi bir ahengiz biz, her seferinde küllerinden yeniden doğan. Bölgemiz ve coğrafyamız çok önemli bir dönemden geçtiği bu zamanlarda bu Gazi şehir, UNESCO Gastronomi Kenti olmuşsa bizlere çok iş düşüyor demektir. Tarih, bu dönemi yazacaktır.
Biz 500 çeşit yemeğimizle iddialıyız. Dünyada ülkeler yarışıyor. Zenginliğimize bakın ki bir şehir, ülkelerin yarışında ben de varım diyor ve bu yarışın içerisinde hak ettiği yeri buluyor.
UNESCO Gastronomi ağını yeni bir fırsat olarak görüyoruz. Dünyada barış için büyük bir fırsat olarak görüyoruz. Öncü şehir, lider şehir, kendi kendine yeten şehir, veren şehir olarak, Gaziantep olarak kalkınmanın yolculuğuna önder olan şehir olarak iddiamız büyük.
Gastronomi alanında UNESCO’nun Yaratıcı Şehirler Ağı’na başvurduk. Yoğun lobi ve tanıtım çalışmaları sonucunda Gaziantep, gastronomi alanında UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı üyeliğine, 11 Aralık 2015 tarihi itibariyle hak kazanmış oldu. Bu alanda Türkiye’nin öncü şehri sıfatını da ayrıca elde etti. “Dünya Gastronomi Kenti” olarak tescillenen Gaziantep, kazandığı bu yeni kimlik ve unvan ile gastronomi turizminin de yükselen yıldızı olacaktır. Bunu sağlamak için de var gücümüzle çalışıyoruz.
Bu network kültürel olarak kalkınmayı sağlıyor. Yerel destinasyon imkanı sağlıyor. Bunların hepsi bize sorumluluk ve yükümlülük getiriyor. Arge- inovasyon, yarışmalar, festivaller düzenleyerek aynı kardeş şehirler gibi ‘kardeş şefler’ projemizle bu uzun soluklu yolculukta yürümeye devam edeceğiz. Bu alanda herkesle işbirliğine açığız. 3.Gastromasa Konferansı’nı da bir fırsat olarak görüyoruz.
Bölgede 1937 yılından beri hizmet veren bir Antep Fıstığı Araştırma Enstitüsü var. Antep Fıstığı Türkiye’nin farklı illerinde de yetiştirilmekle birlikte marka değeri olarak Antep bu ürünü anlamlı bir şekilde taşıyor. Antep fıstığı için dünya düzleminde neler yapılabilir? Gelecek planlarınız var mı?
Kent genelinde vatandaşlarımızın dinlenebileceği alanları, yeşil alanları çoğaltmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Antepfıstığı Araştırma Enstitüsü’nün yerinin parka dönüştürdük. Gaziantep’in simgesi olan fıstık ağaçlarının içerisinde olduğu “Fıstık Park” projesini hayata geçirdik.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Belediyemiz arasında imzalanan protokolle 146 bin 865 metrekare alandaki Fıstık Araştırma arazisinin 1. Etabındaki yaklaşık 55 bin metre karelik alana yapıldı.
“Fıstık Parkı”nda bir de fıstık için müze yapılacak. Fıstığın yaş, kuru, kabuklu, kabuksuz olmak üzere birçok çeşitleri ile fıstıktan elde edilen ürünlerin sergileneceği müzede; fıstık hakkında bilgilerde bulunacak. Fıstık Parkı’nın bünyesinde sergi ve satış ofislerinin de yer alacağı kompleksler de yapılacak.
Antep Fıstığı yetiştiricilerini desteklemek adına programlarınız var mı? Ya da olacak mı?
Fıstık dediğimiz şey çiftçimizin ekmeği, aşı. O yüzden bizim açımızdan çok çok önemli. Mutfağımızın lezzeti. UNESCO gastronomi şehrinde dünyanın 8’inci mutfağı oldu.
Fark yaratarak oluyorsun. Fıstıksız bir Gaziantep mutfağı yavan kalır, eksik kalır, lezzetsiz kalır. İşte o yüzden bu ağaçları korumak kollamak sayısını çoğaltmak, rekoltesini artırmak toprağı daha verimli kullanmak bizim boynumuzun borcu.
Gaziantep, fıstığın ana vatanı. “Amerika’da şu kadar rekolte var, ‘siz bunu neye göre söylüyorsunuz’ diyorlar işte ispatı. Amerika’da böyle bir ağaç yok. Ana vatan biziz, geçmiş biziz, bugün de biziz, gelecek de biziz. Gaziantep’te 370 bin hektar tarım arazisinin 130 bin hektarında antepfıstığı üretiliyor.
“Fıstık Eylem Planı” oluşturduk. Fıstığın veriminin artırılması ve tanıtımlarına devam edeceğiz. Antepfıstığı yetiştiricilerine “Antepfıstığında Bioteknikle Mücadele Projesi” kapsamında 7 taşra ilçede, 2 bin fıstık üreticisine 4 bin adet ‘Feromon Tuzaklama’ dağıtımı yaptık.
Antepfıstığında erkek fıstık aşılama sistemi yaptık. Her 20 fıstık ağacından birisinin erkek ağaç olması gerekiyor. Biyoteknikle mücadeleyi ilk kez Gaziantep’te uygulayarak, bu yöntemle canlıları doğrudan değil de dolaylı yollarla yok ediyoruz. Antepfıstığında dal güvesinin çiftleşmesi için çiftleşme döneminde dala gelen güvelerin tuzaklamaya yakalanarak yok oluyor.
Bu yıl Ağustos ayında, 10.su düzenlenen “uluslararası Antep Fıstığı Festivali” hakkında bilgi verir misiniz? Önümüzdeki etkinlikte planlar nelerdir?
Fıstık bizim izin her şeyimiz, soframızın bereketi, şehrimizin ekonomisi, gözümüzün nurudur.
Bu yıl 10.sunu gerçekleştirdiğimiz festivalimiz Türkiye’nin gastronomi profesyonelleri, mutfak şefleri ve yatırımcılarının katılımlarıyla “Antepfıstığı Hasadı” ile başladı ve Antepfıstığı Festivali kortejiyle devam etti.
Kortejimizi birçok siyasetçimizin yanı sıra Türk sinemasının önemli isimlerinden Hülya Koçyiğit, Perihan Savaş, Ayna Grubu’nun solisti Erhan Güleryüz, Furkan Kızılay, Burak Hakkı, Emre Kızılırmak ve çok sayıda vatandaşımızın katılımıyla gerçekleştirdik.
Festival kapsamında şefler ve gurmelerle antepfıstığı hasat şenliği ve paneli, geleneksel el sanatları stantları, Ankara Seymenler mehteran takımı performansları ve halkoyunları gösterileri, yarışmalar, çocuk ve yetişkin tiyatroları, Zara’nın sahne aldığı konserler olmak üzere birçok etkinlik düzenledik.
Her geçen yıl festivalimize yeni şeyler katmaya devam ederek, bu şöleni büyüteceğiz.
2017 Kasım ayı içerisinde çiftçilere nohut ve fiğ dağıtımı gerçekleştirdiniz. Bunun gibi destekleriniz sürecek mi? Bölgedeki bakliyat üretimi hakkında bilgi verir misiniz?
Anadolu’nun hazinesi olan ürünleri dış destek almadan yetiştirmemiz çok önemli. Tarımsal alanda en büyük destekçilerimiz çiftçiler ve oda temsilcileridir. Çiftçilerimize bu zamana kadar tohum, gübre, kuzu, keçi, arı dağıtımı yaptık
Gaziantep’in bir tarafında fıstık, zeytin, bir tarafında üzüm biber yetişirken, bir tarafında, Araban ilçemizde sarımsak yetiştiriciliği hız kazandı. Kentimiz bu ürünlerini dünyanın dört bir yanına ihracat ediyor. Şimdi ise Yavuzeli-Araban bölgesinde nohut yetiştirmek istiyoruz.
Dünya genelinde 8 milyon ton nohut üretiliyor, Bunun 400 bin tonu Türkiye’de üretiliyor Nohut, bu bölgenin ürünü. Gaziantep’te 80 ile 90 bin dekar alanda nohut yetiştiriliyor. 23 bin ton ihracat, 31 bin ton dolaylarında ise ithalat yapılıyor. Rakamlar bize gösteriyor ki, Türkiye nohut ve mercimeği ithal eder duruma gelmiş. Biz bu durumu tersine çevirmek istiyoruz. İlk etapta 18 ton tohum dağıtacağız, bu tohumla yaklaşık bir 200 dekar alana ekim yapılacak ve 240 bin kg mahsul elde edilmesinin bekleniyor.
Gastronomideki başarımızı da bu ürünlerimizin çeşitliliğini arttırarak ve destekleyerek başarmış olacağız.
Antep bulgur ile iddialı şehirlerden. Bulgur Festivali ilk kez geçen sene düzenlendi. Bu seneki planlarınız nedir?
Bizim Unesco’da elde ettiğimiz bu başarı ülkelerin yarıştığı mutfaklarla bir şehrin yarışması bu toprağın gücünün, bereketinin, üretkenliğinin ve kültürünün, birikiminin, medeniyet birikiminin göstergesidir.
Gaziantep, geleneksel yemeklerinde önemli bir role sahip bulgurun tanıtımına yönelik hazırlanan bulgur festivaline ev sahipliği yaptık. Geleneksel Antep sofrasının vazgeçilmezi bulguru tanıtmak ve tüm Türkiye’ye sevdirmek amacıyla düzenlenen bu festival inşallah alanda bir model oluşturur.
‘Bulgur Festiva’miz ile Gastronomi kenti Gaziantep’in geleneksel Antep yemeklerini tanıtması ve uluslararası tanınırlığı inşallah daha da artar. Anadolu insanın yüzyıllardır sofrasından eksik etmediği, sağlık açısından da son derece faydalı olan bulgurumuzu hem kendi toprağımızda daha yaygın kullanımı sağlamak hem de dünyaya tanıtma fırsatı bulmayı hedefliyoruz. Tüm Türkiye bu festivalle buraya geldi, kendince model aldı. Bizim isteğimiz üretimin merkezi, Gaziantep tarımda da model olsun. Tüm çabamız bunu sağlayabilmek.
Bulgur bizim içi ayrı bir yere ve öneme sahip. Bulgurun şehrimizde yaklaşık 50 çeşit yemeği yapılıyor. Geçmişten günümüze kadar uzanan bu yemekler, sadece mutfak değil, kültürel zenginliğimizi de ortaya koyuyor.
Aslında bu festival bu topraklardaki muhteşem geleneğin üretime dönüşmesinin bir göstergesidir. Gaziantep’teki sanayicinin, tacirin, esnafın kültürü; kültürel miras aracılığıyla kalkınma hamlesine dönüştürmesinin örneğidir. Bu festivali geleneksel hale getirmeyi hedefliyoruz.