Dr. Aslan, “Antep Fıstığı Bugün Türkiye’nin 35 İlinde Yetiştiriliyor.”

 

nevzattttt

La Recolte Du Monde Dergisi 14. Sayısı’nda, Türkiye Tarım Sektörü için 80 yıldır çalışmalar yapan ve katkıda bulunan bir devlet kurumunu konu alıyoruz. Gaziantep’te bulunan “Antepfıstığı Araştırma Enstitüsü” 1937 yılından beri çiftçilere antepfıstığı üzerine doğru tarım tekniklerini anlatarak antepfıstığının ekiminin yaygınlaştırılması için faaliyetler yürütüyor.

Enstitü Müdürü Sayın Dr. Nevzat Aslan, “ Antep fıstığı bugün Türkiye’nin 35 ilinde yetiştirilmektedir ve 6 ilinde de şehir ekonomisine ciddi bir katkı sağlamaktadır.” dedi.

 

Nevzat Bey, Antepfıstığı Araştırma Enstitüsü’ndeki pozisyonunuzdan bahseder misiniz?

Enstitü bünyesinde 10 yıldır hizmet veriyorum. İlk 5 yıl araştırmacı mühendis olarak, son 5 yıldır da yöneticilik görevinde bulunuyorum. Asıl uzmanlık alanım “Bitki Besleme ve Toprak Bilimi”.

Enstitünün tarihi ve kuruluş amacı ile ilgili bilgi verir misiniz?

Antepfıstığı Araştırma Enstitüsü, 1937 yılında kurulmuştur. TC Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na bağlı olarak 80 yılı aşkın süredir çiftçiye hizmet vermektedir. Kuruluş amacı: çiftçilere doğru tarım tekniklerini öğreterek Antepfıstığı yetiştiriciliğini benimsetmek ve yaygınlaştırmak. Bunun için değişik illere aşı kalemi gönderip yabani olan bazı pistachia türlerinin Antep fıstığına dönüştürülmesi için çalışmalar yapılmıştır. Antep fıstığı bugün Türkiye’nin 35 ilinde yetiştirilmektedir ve 6 ilinde de şehir ekonomisine ciddi bir katkı sağlamaktadır.

80 yıllık mazisi olan kuruluşumuz ilk 40 yıllık süreçte, ürünü yaygınlaştırma politikası yürütmüş; son 40 yıldır da AR- GE çalışmalarına ağırlık verilmiştir. Gerek bilimsel arenada geliştirilen yeniliklerin takip edilerek uygulanması, gerek çiftçinin sahada yaşadığı sorunlara çözüm niteliğinde araştırmalara imza atarak tarım teknikleri geliştirmek üzerine projelere imza atılmıştır. Eğitimlerde bu projelerden feyz alınmıştır.

Antepfıstığı üretimi alanında bölgenin güncel durumu nedir?

Antepfıstığının yoğun olarak üretildiği bölge Güney Doğu Anadolu Bölgesidir. Antepfıstığının en çok üretildiği iller ise; Gaziantep, Şanlıurfa, Kahramanmaraş, Adıyaman, Siirt ve Kilis’tir. Manisa, Mersin, Batman, Şırnak, Çanakkale illerimizde de kayda değer üretim bulunmaktadır. Ülkemizde yıllık ortalama üretim oranı ise 120 bin tondur.

Antepfıstığı Ağacı, çiftçinin “bir yıl var, bir yıl yok” dediği, teknik olarak periyodisite gösteren bir meyve türüdür. Yani, çiftçi bir yıl yoğun olarak meyve alırken bir diğer yıl hiç ya da az oranda meyve alır. Bu duruma iklim koşulları yani özellikle yağış da etkili olmaktadır. Dolayısıyla Antepfıstığı üretim oranları değişiklik gösteren bir tarım ürünüdür.

2016 yılında bölgede yaşanan kuraklık nedeniyle 2017 yılı yok yılı idi. Ancak yağış iyi olduğu zaman, ağaç dinlenmesi olduğu zaman 2018 yılının var yılı olacağını ve iyi verim alacağımızı öngörüyoruz.

Antepfıstığı işlenmesi ve paketlenmesi yani sanayi ayağının büyük bir kısmı Gaziantep ilimizde gerçekleşmektedir. Dolaylı veya doğrudan bu sektörden faydalanan insan sayısı, gerçekleştirdiğimiz ankete göre 250 bin kişinin üzerindedir.

Dünyada Antepfıstığının durumu nedir?

Antepfıstığı üretiminde ilk üç sırada İran, Amerika ve Türkiye yer almaktadır. 4. Sırada olan ve üretimi ile bizimle yarışan ülke ise İspanya’dır. Dünyada ortalama 800 bin ila 900 bin ton aralığında Antep fıstığı üretimi gerçekleştirilmektedir. İran ile Amerika yine yıldan yıla değişmekle birlikte en iyi şartlar sağlandığında ortalama 350 bin ton üretim gerçekleştirebilmektedir.

Türkiye’nin 2016 yılında Antep Fıstığı üretimi 170 bin ton idi. Dünya pazarının ortalama %15’ini ülkemiz karşılamaktadır.

İran ve Amerika’nın daha yüksek bir pazar payına sahip olmasındaki nedenlerin başında; çeşit farklılığı gelmektedir: Daha iri, çıtlak, yuvarlak formda bir türe sahiptiler. Ayrıca iki ülkede reklam kanallarını doğru kullanarak pazardaki bilinirliklerini artırmış ve talep yaratmış durumalar.

Oysa Antepfıstığının aroması kesinlikle daha zengin ve lezzetlidir. Hatta uluslararası satış yapan internet sitelerinde “the sweetest”  “en lezzetli fıstık” şeklinde lanse edilmektedir. Çıtlaklık mevzusu ise, işleme tesislerindeki yeni teknolojiler ile çözülmüştür.

Kooperatifleşme konusunda üretici ne durumda?

Gaziantep’te Antepfıstığı üreticilerini birleştiren bir kooperatif yok. Ancak Şanlıurfa’da kuruluyor ve Siirt’te de çiftçiyi destekleyen projeler hayata geçiriliyor: Siirt ilinde 10 milyon Euro yatırım ile bir Avrupa Birliği Projesi’ni hayata geçirdiler. Bu proje çerçevesinde fıstık işleme tesisi kuruldu.  Yöre çiftçisi ürününü burada işleme fırsatı yakalayacak.

Ülkemizde çiftçiyi birleştiren örgütlenmelere ihtiyaç var: Özellikle de verimlilikte yıldan yıla değişiklik gösteren Antepfıstığı gibi bir ürün için. 2016 yılında kuru kırmızı kabuklu Antepfıstığı 15- 16 TL iken 2017 yılında 30- 31 TL’ye çıktı. 2018 de yine fiyatın yüksek olacağı öngörülüyor. İşte bu hareketlenmede çiftçi kazanıyor gibi görünüyorsa da aslın, bir kısım çiftçi yani deposunda ürünü olan kar ediyor. Sürekli dengeli bir gelir için istikrarlı bir fiyat politikası gerekli.

Ayrıca ihracatta da bu dalgalanmalar sıkıntı yaratıyor. İhracatçısının bağlantı kurduğu firmalar istikrarlı, sabit fiyat istiyor. Sonuçta; hem çiftçi hem tüketici hem de sanayici için fiyat dalgalanmasının önüne geçilmeli.

 Laboratuvarınızdan bahseder misiniz?

Farklı disiplinlerde çalışıyoruz. Bitki yetiştirme, bitki sağlığı, bitki besleme gibi alanlarda çalışmalarımız var. Çiftçiye hizmet verdiğimiz toprak, bitki ve gübre analizi laboratuvarlarımız var. Ayrıca, bitki sağlığı ile ilgili projelerde faydalı böcekler, zararlı böcekler, hastalık yapıcı ya da faydalı bakteriler ve mantarlar üzerine araştırmalar yürüttüğümüz laboratuvarlarımız var.

Bunun yanında geçen sene yeni bir oluşuma imza attık. Biyolojik mücadeleye destek verecek böcek türleri yetiştirmek için bir laboratuvar tesis ettik. Gıda laboratuvarını yeni kurduk ve yavaş yavaş canlandırıyoruz. Bu laboratuvarda da AR-GE Çalışmaları yürütülecek.

 Üniversiteler ile işbirliğiniz var mı?

Çukurova Üniversitesi, Sütçü İmam Üniversitesi, Harran Üniversitesi ile fıstık konusunda çalışan hocalarımız var. Tarım Bakanlığımızın desteği ile ortaklaşa projelere imza atıyoruz. TÜBİTAK’a sunduğumuz projeler bulunuyor.

Nevzat Bey, Antepfıstığı Ağacı yetiştirmek üzerine genel bir bilgi alabilir miyiz?

Antepfıstığı yetiştiriciliğinde iki yol izleniyor. Birincisi, halk dilinde yabani denilen melengiç, buttum, Atlantik sakızı gibi ağaç türlerini aşılayarak Antepfıstığı elde ediliyor. İkincisi ise,  Antepfıstığı fidanı edinerek bir Antepfıstığı Bahçesi tesis etmek.

Antepfıstığı kanaatkâr bir bitkidir. Kötü toprak ve arazi şartlarında ve iklim şartlarında dahi yetiştirilebilmektedir. Ancak belirtmek gerekir ki, iyi şartlarda daha çok verim verir. Yeni bir Antep fıstığı Bahçesi Tesis etmek aslında sabır isteyen bir iştir. Çünkü “gençlik kısırlığı” dediğimiz meyveye yatma süresi, Antepfıstığında uzundur ve ilk on yıl gelir elde edemezsiniz.

Ancak Antepfıstığı Ağacı uzun süre yaşar, iyi bakım şartlarında 100 yıla kadar güzel verim verir.

 Bu ürüne neden Antepfıstığı deniyor?

Eskiler Antepfıstığına “Şam Fıstığı” der. 1960’lı yıllara kadar da bu isim ile anılmıştır. Hocalarımız bunun nedenini Osmanlı dönemine dayandırmaktadır. O dönemde yemişin ticareti Şam’da yapılıyordu. Bu da ürünün uzun süre Şam Fıstığı olarak anılmasına neden olmuştur. Cumhuriyetten sonra 50’li yıllarda şartlarla birlikte, bu algının da değişmesi gerektiğine kanaat getirerek, dönemin en çok fıstık yetiştirilen bölgesi olan Antep’in ürüne isminin verilmesine karar verilmiştir.

2016 yılında bir böcek türü yetiştirdiğinizi öğrendik. Antepfıstığı Ağaçlarına zarar veren zararlıları yok ediyor. Bu böcek ile ilgili bize bilgi verir misiniz?

Antepfıstığı yaprağında emgi yapan ve ağacı zayıf düşürerek zarar veren bir beyaz sinek var: ‘Antepfıstığı Psilidi’.

Bu zararlıları yiyerek yok eden faydalı bir canlı tespit edildi. Harran Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmayı örnek alarak İpekyolu Kalkınma Ajansı desteği ile projeyi geliştirdik. Desteklerle laboratuvarımızı kurarak 2016 yılında üretime başladık. Böylece kimyasal mücadele gerekmeden, üretilen faydalı böcekler yani bilim dili ile “predatör” kullanarak,  psilidi ile mücadele ediliyor.

Unutmamalıyız; doğru zamanda ve doğru oranda kullanılmayan kimyasal maddeler, doğadaki zararlı canlılarla birlikte faydalıları da yok ediyor ve bir sonraki nesilde; zararlı olan, faydalı olana baskın çıkıyor. Dengeyi yeniden kurmak için yararlı böceklerin üretimini artırıyoruz ve kontrollü bir şeklide çiftçiye dağıtıyoruz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir